5/16/2008

Final Ödevi-Sinopsis*

*Dramatik Yazarlık kursu Erkan Çıplak hocanın Final Ödevi
UNUTMA BENİ

(Ankara, gece, iç)

2000 yılı

Kürşat, evde daha önceden gizlice babasının odasından aldığı tabancasını şakağına dayar ve silahı ateşler. Ramazan ve Hatice koşarak odaya girdiklerinde Kürşat’ı kanlar içinde yerde bulurlar. Masasındaki bıraktığı notta tek bir cümle yazıyordu: Selda, unutma beni.

(Köy, gündüz, dış)

Yıl 1931

Doğu Karadeniz de bir dağ köyü. Mecit bey evin avlusunda heyecanla ileri geri yürür. Bir sigara söndürüp tabakasını çıkartıp yenisini sarar. Sonunda bekleyişi bitmiştir Mecit beyin. Evden çıkan ebe bir oğlu olduğunu söyler kendisine. Dağa doğru döner ve “Allahım sana şükürler olsun bir erkek evlat verdin bana” diye haykırır. Mecit bey oğlunun ismini çok önceleri koymuştur bile. Cemal

(Köy, gündüz, iç)

Yıl 1942

Cemal on bir yaşındadır. İlkokulu bitirmiş, köy enstitülerinin ilk mezunlarından olmaya hak kazanmıştır girdiği sınavla. Trabzon Beşikdüzü köy enstitüsünde okumak için yola çıkmak üzeredir. Büyüklerinin elini öper ve babasıyla ve anasıyla helalleşerek yola çıkacaktır. Uzaktan geçen gün kavga ettiği ancak köyde en sevdiği arkadaşı Recep’i görür. Cemali yolcu etmeye Recep’te gelmiştir. Ancak uzaktan el sallar Cemale. Sarılıp yolcu etmez arkadaşını. İlkokul aşkı Süreyya da gelir Cemali yolcu etmeye. Cemal herkesle sarılıp el öptükten sonra dolmuşa biner ve okulunun yolunu tutar.

(Köy gece, dış)

Yıl 1947

Cemal köy enstitüsünde eğitimine devam ederken yaz tatili için geldiği köyde anasına Süreyya ile evlenmek istediğini söyler. Mecit bey ve hanımı Süreyya’yı Cemale isterler. Mecit bey oğlu Cemal’e etraf köylerde o zamana kadar görülmemiş bir düğün tertip eder. Evinin bahçesinde koyunlar keser, kazanlarla yemekler pişirip gelenlere, civar köylere dağıtır. Cemal ve Süreyya evlenirler. Düğünlerine en yakın arkadaşı Recep ve hanımı Hacer’de gelir. İkisi de tebrik ederler.

Recep ve Hacer’inde Ramazan adında bir çocukları vardır. Recep Cemal’e artık sende bir kız çocuğu yap da evlendirelim çocukları diye şakalaşır düğünde.

1 Yıl sonra.

Cemal hem köy enstitüsünü başarıyla bitirip mezun olur hem de nur topu gibi bir oğlu olur. Süreyya’ya oğlunun ismini onun koymasını ister. Süreyya da en çok sevdiği amcasının ismi Kenan’ı koyar oğluna.

Cemalin babası ve annesi de bir erkek torun sahibi olmalarına çok sevinirler.

O yıl Recepte köyün muhtarı seçilir.

Cemal, Süreyya ve oğlu ile birlikte ilk görev yeri olan Urfa’ya gitmek için yola hazırlanır. Cemal idealist bir insan olduğu için görev yerinin memleketi değil başka bir yer olmasını istemiştir. İstediği de olur. İlk görev yeri Urfa’dır. Bu sefer uzun ayrılık yılları başlar Mecit beyin ocağında. Oğlu gelini ve torunu hepsi birlikte uzaklara gidecektir. Bu durum Mecit beyi ve hanımını çok üzer.

Bu sefer en yakın arkadaşı Recep eşi Hacer de gelmişlerdir Cemal ve ailesini yolcu etmeye.

(Ortadoğu Teknik Üniversitesi, gece, iç)

Yıl 1968

Kenan kampüste Fikir Kulüpleri Federasyon toplantısında konuşma yapmaktadır. Devrimci öğrenciler Kenan’ı can kulağı ile dinlerler. Kapı zorlanır ve içeriye elinde sopa, demir, bıçaklarla bir grup girer. Grubun önünde bir genç saldırın arkadaşlar bu komünistleri Sovyetlere gönderelim.”der ve liderliğini yaptığı gruba eliyle işaret eder. Masalar, sopalar, bıçaklar havada uçuşur. Bir ara Kenan ile daha sonra tanışacağı Milli Türk Talebe Birliği başkanı Ramazan karşı karşıya gelirler. Ramazan elindeki sopayı havaya kaldırır ve tam vuracakken bir an duraksar. Kenan ve Ramazan birkaç saniye göz göze gelirler. O sırada içeriye jandarma girer ve öğrencileri uzaklaştırırlar birbirinden. Jandarma olay fazla büyümeden ortamı yatıştırır. Kenan ve Ramazan diğer arkadaşları gözaltına alınırlar. Kampüste ki jandarma nezaretinde yan yana oturur Kenan ve Ramazan. Uzun süre burada kaldıklarından konuşurlar. Aynı memleket ve köyden olduklarını, babalarının arkadaş olduklarını öğrenirler.

Karşı görüşlü iki örgütün başkanı olan Kenan ve Ramazan çevresindeki arkadaşlarından tepki görmelerine rağmen buluşur ve konuşurlar.

(ODTÜ, gündüz, kantin)

1970 Yılı

Kenan kantinde masanın üstüne çıkar ve öğrencilere konuşmaya başlar. Ramazan da arkadaşlarıyla kapıdan kantine girer ve köşede ayakta Ramazanın talimatı ile izlerler. Kenan konuşmasını bitirdikten sonra Ramazan çıkar masanın üstüne ve bundan sonra Milli Türk Talebe Birliğinin üniversitelerde ki şiddet olaylarına karışmayacağını söyler. Kenan ve arkadaşları bu duruma şaşırırlar. Kantindeki öğrenciler birazdan masaların sopaların havada uçuşacağını beklerken bu karşıt görüşlü öğrencilerin ateşkes yapmalarına şaşırır. Herkes dağılır.

Kenan iktisat bölümünden tanıştığı kız arkadaşı Cahide ile evlenmeye karar verirler. Kenan’da Cahide’de anne ve babasına en kısa zamanda nikah yapacaklarını söylerler. Bu ani evlilik kararı Cemali ve Süreyya’yı düşündürür. Aynı şekilde Cahide’nin ailesini de.

Kenan babası ile evlilik konusunda sürekli tartışır. Evlendikten sonra evden ayrılacağını söyler babasına. Üniversiteye yakın Cahide ile birlikte bir ev tuttuklarını söyler. Cemal ile oğlu Kenan arasında çok yaş farkı yoktur. Cemal daha Köy enstitüsünde okurken daha 17 yaşında baba olmuştur.Şimdi ise yirmili yaşlarda oğlu ile en büyük kavgalarını ederler.Cemal Kenan’ı dünya görüşü,yaptıkları,gelecekle ilgili hayalleri konusunda hiçbir zaman eleştirmemiştir.Ancak hayatını paylaşacağı insanı seçmekte acele ettiğini bir kez daha düşünmesini söyler Kenan’a.Okulunu bitirmesini ondan sonra evlenmesini söyler oğluna.

Kenan ve Cahide gizlice evlenirler.




(Ev, iç, sabah)

7 Mayıs 1972 Yılı

Kenan ve Cahidenin oğulları olur. Kenan oğlunun adını Sinan koyar. Birlikte mücadele ettiği devrimci arkadaşının ismidir. Ülke siyasi ve ekonomik olarak çok karışıktır.

İngiliz teknisyeni kaçırılıp öldürülür, Mahir Çayan Kızıldere de çatışmada öldürülür, Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan idamları infaz edilir. Sinan ertesi gün 7 mayısta doğar.

Kenan ve Cahide böyle çalkantılı günlerde polis tarafından arandıkları için kaçmak zorundadırlar. Oğlu Sinanı babasına bırakıp memleketine giderler.

( Ankara, ev, iç)

1972 yılı

Ramazan Milli Türk Talebe Birliği Kongresinde tanıştığı Hatice ile evlenmiştir. Hatice İstanbul Üniversitesinde Tarih bölümü mezunudur. Onlarında Kenan ve Cahide’nin oğulları Sinan’la aynı yılda doğan Kürşat adında oğulları vardır. Ramazan da Oğuzlar zamanında yaşamış bir türk yiğidi olan Kürşat’ın adını koymuştur oğluna.

Ramazan ve Hatice Ankara da yaşamaktadır. Hatice Ankara üniversitesinde asistanlık yapmaktadır. Ramazan da üniversiteden arkadaşı Cavit’le İnşat şirketi kurarlar. Cavit üniversiteyi siyasi karışıklıklar yüzünden yarıda bırakmış ve mütahit babasının yanında çalışmıştır. Daha sonra Ramazan ile ortak inşaat şirketi kurmuşlardır.

Cavit Hacettepe Tıp Fakültesinde okuyan Leyla ile nişanlıdır. Leyla’nın babası bürokrattır. Cavit, Leyla’nın babasının çevresini kullanarak, Ramazanında başarılı mimarlık projeleri ile işleri büyütür.

(Ankara, gündüz, iç)

1974 yılı

Kısa zamanda Cavit ve Ramazanın inşaat şirketi Ankara da ki en büyük inşaat şirketleri arasına girer. Cavit ve Leyla evlenmişler ve bir kızları olmuştur. Kızları Selda doğduğunda Cavit Ramazan’a çocuklarını ileride mutlaka evlendirmeleri gerektiğini söyler. Bu konuda karşılıklı birbirlerine söz verirler. Kürşat ve Selda’nın gelecekleri o zamandan babaları tarafından belirlenmiştir.

(İstanbul Üniversitesi kampüsü,gündüz,dış)

1991 yılı

Kürşat İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde okumaktadır. Selda ile kampüste buluşurlar. Selda Boğaziçi İşletme fakültesinde okumaktadır. Kampüste SBF önünde otururlarken kalabalık bir grup fakülte önünde toplanır. Öğrencilerin ortasında uzun boylu, kumral uzun saçlı bir erkek etkileyici ses tonuyla konuşmaktadır. Bu yakışıklı genç Selda’nın dikkatini çeker. Selda gözlerini ayıramaz bu gençten. Durumu fark eden Kürşat Selda’nın dikkatini dağıtmak için çıkalım mı diye sorar. Arkadaşların cafe de beklediklerini söyler. Selda Kürşat’ın söylediklerini duymaz bile. Bir grup öğrenciye konuşan gence odaklanmış öylece kalakalır. Kürşat eliyle omzuna dokunur Selda’nın. Selda etkilendiği bu gencin kim olduğunu sorar Kürşat’a. Kürşat’ın suratı düşer. Morali bozulur. İlk defa Selda’yı kıskanmıştır. Birlikte büyüdükleri için onun bir erkekten böylesine etkilenmesini içine sindiremez. Sinirle kalkar ve kampus çıkışına doğru hızla uzaklaşır. Selda’nın arkasından seslenmesini bile duymaz.

Selda o gençle tanışır. Etkilendiği ve sevgili olduğu genç Sinan’dır. Selda artık üniversiteye her geldiğinde Sinan’ın fakültesine uğrar Sinan’la birlikte Kürşat’ın yanına gelmeye başlar. Selda’nın Sinan’la sevgili olmasını Kürşat kabullenmez.

Sinan ve Selda’nın ilişkilerinden Selda’nın anne ve babasının haberi yoktur. Selda babasının kendisini Kürşat’la evlendirmek istediğini çocukluğundan beri farkındadır. Bunu bildiği için saklar ilişkisini ailesinden. Kürşat’ın Selda’yı kıskançlığı çok artar paranoya davranışlara kadar büyür. Selda’nın babasına bu ilişkiyi söylemeyi bile düşünür. Ama sonra vazgeçer bunu yapmaktan. Yaz tatilinde Sinan ve Selda Ankara’da da gizli gizli görüşürler. Sinan bir defasında kendini büyüten büyükbabası Cemal ve babaannesi Süreyya hanımla tanıştırır Selda’yı. Selda Cemal beyi ve Süreyya hanımı çok sever. Onlara Sinan’ın anne ve babasını sorar. Şimdiye kadar Sinan’ın anne ve babası ile ilgili konuştuklarında Sinan’ın hep konuyu değiştirdiğini ve bir şey anlatmadığını söyler Cemal beye.

Cemal bey bunu Sinan’ın kendisinin anlatması gerektiğini söyler Selda’ya. Selda Sinan’ın anne ve babasını çok merak eder. Ancak bunu tek ağızdan sevgilisi Sinan’dan duymalıdır.

Kürşat, Selda’ya konuşmak istediğini söyler. Ona aşkını ilan etmeye karar verir. Selda’ya olan aşkını anlatır heyecanla. Selda Kürşat’ı çocukluklarından beri kardeş olarak gördüğünü bu sebeple ona sevgisinin hep kardeş sevgisi gibi olduğunu söyler. Sinan’ı sevdiğini söyler. Kürşat beklediği ama hiç kabullenmediği sözleri duyunca uzaklaşır Selda’nın yanından.

Kürşat Selda’nın babasına Sinan’la olan ilişkisini söylemiştir. Çılgına dönen Cavit bey Selda’ya böyle bir ilişkiye asla onay vermediğini, kendisini Kürşat’la evlendireceğini söyler. Selda ağlasa da yalvarsa da babasına onu caydıramaz bu kararından. Annesine bakar ve en son ümidinden de olumsuz yanıt aldığında perişan olur.

(Ankara, gündüz, iç)

2000 yılı

Sinan özel bir şirkette çalışmaktadır. Bir gün sabah şirkette gazete okurken okuduğu bir haberle sarsılır. Gazete de ki haber ülkenin inşaat, enerji, medya sektörlerinde faaliyet gösteren önde gelen holdinginin sahibi Cavit beyin kızı Selda ile Cavit beyin iş ortağı Ramazan beyin oğlu Kürşat’ın düğün haberidir. Sinan bu haberi okuduğunda yine galip gelenin değişmediğini, anne ve babasının bu hayatta gökyüzünde kayan yıldızlar gibi olduğunu ve bu yıldızları gece o saatte sadece uyumayanların görebildiğini geçirir aklından.

Cemal bey memleketten arkadaşı Ramazanın babası Receple konuşur. Oğlunun yaptığını ve iki seveni ayırdığını anlatır. Recep bir tarafta torununun evliliğini düşünür diğer taraftan ise can dostu Cemal beyin anlattıklarını. Çok zorda olsa kararını verir.

Ramazan düğünden önce Selda ile konuşur. Selda’nın oğlu ile evlenmek istemediğini bilmesine rağmen onun ağzından duymak ister gerçekleri. Selda sevdiği tek insanın Sinan olduğunu söyler Ramazan beye.Bu genci sorar Ramazan bey Selda’ya ve anlatır sevgilisini ve ailesini.Ramazan Sinan’ı tanımıştır.Aynı üniversitede birlikte okuduğu ve memleketlisi olan Kenan’ın oğlu olduğunu anlamıştır. Bunu söyler Selda’ya. Sinan’ın anne ve babasını da anlatır. Ramazan beyden Sinan’ın anne ve babasına ne olduğunu öğrenen Selda yıkılır. Nişan yüzüğünü Ramazan beye verir ve ayrılır yanından.

(Mezarlık, gündüz, dış)

2008 yılı

Sinan ve Selda evlidirler. Yanlarında bir kız çocuğu ile mezarlıktadırlar. Yan yana olan iki Mezarın Taşlarında,

Kenan 1948-1972 Cahide 1952-1972 yazar.

I.AİLE
Cemal- 1931 doğumlu, köy enstitüsü mezunu emekli öğretmen.
Süreyya- 1934 doğumlu, Cemalin eşi.
Kenan 1948 doğumlu, ODTÜ’de okumuş Cemal ve Süreyya’nın oğlu 1969 öğrenci hareketinde Fikir Kulüpleri Konfederasyon başkanlığı yapmış, öğrenci lideri.
Cahide- 1952 doğumlu, ODTÜ okumuş. Kenan’la üniversitede tanışırlar.Kenan’ın eşi.
Sinan- 1972 doğumlu, Kenan ve Cahide’nin oğlu, İstanbul Üniversitesi İktisat mezunu.

II.AİLE
Recep- 1930 doğumlu, Cemalle aynı köylü.Köyde muhtarlık yapmış.
Hacer 1933 doğumlu, Recep’in hanımı.
Ramazan- 1947 doğumlu, Recep ve Hacer’in oğlu ODTÜ’de okumuş, mimar.Gençliğinde Milli Türk Talebe Birliği başkanlığı yapmış öğrenci lideri.
Hatice- Ramazanın eşi. 1950 doğumlu. Ankara üniversitesinde Tarih profesörü.
Kürşat- 1972 doğumlu Ramazan ve Hatice’nin oğlu İstanbul üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu.

III.AİLE
Cavit- 1948 doğumlu. Kenan ve Ramazan’ın ortak arkadaşı ODTÜ terk. Enerji, İnşaat, Medya sektörlerinde faaliyet gösteren bir holdingin sahibi.
Leyla- 1955 doğumlu Cavit’in eşi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu, Özel bir hastanenin Yönetim kurulu üyesi ve ortağı.
Selda-1974 doğumlu Cavit ve Leyla’nın kızı. Boğaziçi Üniversitesi işletme fakültesi mezunu.


Kürşat Ural

"bırak yaşamına şiir girsin"

5/15/2008

Şair Orhan Göksel Kayıp

Abdülkadir Budak'ın oğlu şair Orhan Göksel Budak'tan (32) dört gündür haber alınamıyor.

Son olarak Sincan'da dolaşmaya çıkan ve bir daha kendisine ulaşılamayan Orhan Göksel Budak'ı görenlerin 0536 462 21 70 veya 0312 283 82 66 no'lu telefonlara bilgi verilebilir.

Salâ adlı ilk şiir kitabı ilgiyle karşılanmış olan Orhan Göksel, 2005 Yaşar Nabi Nayır Başarı Ödülü'nü almıştı.

NOT:
Bu haberin ve fotoğrafın basında ve internet sitelerinde yer alması için tüm yazar ve şairlerin çaba vermesi rica olunur.
Kürşat Ural
"bırak yaşamına şiir girsin"

5/04/2008

Kısa Tiyatro Oyunu*

*Dramatik yazarlık kursu Gökhan Aktemur hocanın ödevi
Konu: Tiyatro oyunu
Tema: Her an her şey olabilir
Kişiler: Herkes

(Sokak lambasının altında güle oynaya şarkı söyleyerek evine giden mahallenin en güzel kızı olan Serpilin önünü karanlık ara sokaktan çıkan bir erkek keser.)

SERPİL(İrkilir, titrek sesiyle)- Sende kimsin? Beni mi takip ediyorsun?

(Erkek sokak lambasının altına gelince yüzü aydınlanır. Serpil erkeği tanır.)

SERPİL(Rahatlar)- Özdemir abi sen ha! Birden karanlıktan önüme çıkınca çok korktum ya! (Ağzındaki çikleti şişirir ve patlatır).Aha bu balonun patlaması gibi ödümü patlattın be!

ÖZDEMİR- Kız bu saatte ne işin var dışarılarda senin? Ağzında çiklet, dans ede ede, entarini o yana bu yana sallayarak bir mahalle orospusunu andırıyorsun akşam akşam bana. Ayıptır ayıp. Bizim mahalle kaldırmaz böyle şeyleri bilmez misin?

SERPİL-Özdemir abi sen deme ya! Karın seni o gece bekçisiyle aldattı ve kaçtı gitti evden. Bütün mahalle konuşuyor bunu. Geçmişsin karşıma bana namus dersi veriyorsun be! Sen mahallenin namusuyla uğraşacağına karına sahip çıksaydın. Asıl sana ayıp. Yazık yazık.

(Ağzındaki çikleti şişirir ve Özdemir’in yüzüne doğru patlatır.)

ÖZDEMİR-Senden namus dersimi alacağım. Git işine be! Orospu.

SERPİL(Avazı çıktığı kadar bağırır)-Yetişin komşular!Yetişin!Sapık var!

(Özdemir eliyle Serpilin ağzını kapatır. Serpil Özdemir’in elini ısırır.)

ÖZDEMİR-Ahh!! Orospu ısırdı elimi ya.Azgın kaltak.

(Özdemir ara sokaktan karanlığa karışır Serpilin yanına etraftan komşular gelmiştir. Sokak bir anda kalabalıktan ana baba günü olur)

SERPİL-Canımı zor kurtardım komşu ya! Sapık az daha şuracıkta canıma kıyacaktı.(Çikletin balonunu patlatır)

ASİYE-Kız Serpil kimdi sana saldıran. Görebildin mi?

SERPİL-Asiye abla valla ne yalan söyleyeyim tam çıkaramadım ya. Sokak lambası da çok iyi aydınlatmıyor sokağı. Yüzünü tam seçemedim ama Seyfi abiye çok benziyordu valla.

SAFİYE(Bağırır)- Kız sen ne diyorsun be? Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin? Benim kocam niye saldırsın sana ya! Ağzını yırtarım senin küçük fahişe.

SERPİL-Safiye abla valla karanlıktan tam çıkartamadım. Ona benzettim sadece vallahi. Kızma abla ya.
(Yine patlatır sakızın balonunu Serpil. Safiyenin saçlarından tuttuğu gibi yere yatırır, boğuşurlar. Diğer kadınlarda karışır kavgaya Uzun çalan düdük sesi duyulur. Bekçi gelir)

SIDDIK: Yahu nedir sizden çektiğim benim be! Bir gecede rahat durun ya. Serpil, Asiye, Safiye çekilin hele şöyle ayrılın bakayım. Delireceğim yahu sizin bu kavgalarınızı ayırmaktan. Bıktım. Mahalle değil, yüksek kaldırım sanki. Estağfurullah. Tövbe tövbe. Dağılın ulan. Delirtmeyin beni be.

SERPİL- İnanmazsın tabi kocanı sen basmadın mı Asiye ablayla. Söylesene yalan mı? Sende az fingirdeşmedin Sabahattin abiyle dükkanında. Açtırmayın ağzımı benim. Ablamsınız diye alttan aldım hep ama artık yeter ya!

ASİYE(Safiye’ye doğru yönelir. Saldıracakken Bekçi Sıdık aralarına girer)- Kız Safiye kaç zamandır şüpheleniyordum senden. Tabi ya, çok sık girip çıkıyordun dükkana sen. Anlaşıldı. Ben senin saçlarını yolmaz mıyım kartlaşmış karı seni. Senin turşunu kurar benim Sabahattin’im be.

(Seyircilerin arasından bir erkek ayağa kalkar.)

SEYİRCİ- Yeter! Yeter be! Kadınlar durun ya! Sakin olun. Bu sahneyi böyle yazmamıştım ben. Yönetmen mi değiştirdi ya! Benim yazdığım oyundaki mahalle böyle değildi. Kabul edemem bunu ben.Asla bu oyun oynanmamalı.

(Seyircilerin arasından bir bayan ayağa kalkar)

BAYAN SEYİRCİ- Ahmet bey evet oynanan oyun sizin yazdıklarınız değil. Ben değiştirdim. Yönetmeni benim oyunun.

AHMET- Siz ne hakla değiştirirsiniz oyunumu ha! Siz nasıl bir sanatçısınız ya?
(Arka sıradaki yönetmenin saçlarına asılır çeker kendine doğru)

YÖNETMEN- Dur be adam! Bırak saçımı. Güvenlik. Yetişin sapık var salonda yetişin.

(Sahnedeki oyuncular iner aşağıya, ışıklar yanar, seyirci koltuğundan birkaç kişi oyun yazarının üzerine atılır ortalık karışır. Ön protokol da ki birçok kişi karışmıştır kavgaya. Sahne ve salon ışıkları kararır. Localar da oturan seyirciler ayağa kalkar alkışlar hep birlikte)

PERDE


Kürşat Ural

"bırak yaşamına şiir girsin"

Öne Çıkan Yayın

My Greatest Passions: Literature, Poetry, and Art

  A lthough I am passionate about literature, art, and poetry, my wife is the biggest passion in  my life. In 1994, after I published the st...