5/28/2009

Livene Kültür Güncesi Sezon Finali

Değerli ağabeyim Ressam Serdar Samancıoğlu ve Müzik eğitimcisi Alp Özeren'in hazırlayıp sundukları; her Perşembe akşamı 20.00-22.00 saatleri arası Radyo Barış'ta (107.o) yayınlanan "Livane Kültür Güncesi" isimli programımızda sezon finali yapıyoruz.

Geçen hafta 21 Mayıs 2009 Perşembe günü "Sanat ve İnsan" konulu programımıza Sanat eleştirmeni-yazar Dr.Ümit GEZGİN ve Ressam-yazar Hülya KÜPÇÜOĞLU konuk olmuşlardı.


Sezon finali 28 Mayıs 2009 Perşembe günü "Sanat ve İnsan" konulu programımıza Sanat eleştirmeni-yazar Dr.Ümit GEZGİN, yazar Özlem SÜYEV ve müzik eğitimcisi-yazar Cenk ÖZSUN konuk olacaklar.

Programımız; bir zamanlar geçmişte hem livane coğrafyasına geç gelen güncel gazetelerden esinlenerek, günceli yakalamaya çalışan biraz haber-aktüel konuların, biraz livane şiir ve müziklerin, biraz da konuklarımızla paylaşımlarımızın olduğu bir yer olacak.

Programımızı internetten aşağıdaki adresten dinleyebilirsiniz.

http://radyolarburada.com/

Telefonla programa canlı bağlanmak isteyenler için: 0 212 240 40 60

Programımız hakkında detaylı bilgi almak isterseniz aşağıdaki resmi web adresimizi ziyaret edebilirsiniz.

http://www.livanekulturguncesi.com/


Sevgilerimle
Kürşat Ural

5/22/2009

Suç

SUÇ

“Yargılaması devam eden sanığa isnat edilen suç ispat edilmedikçe kişi masumdur.”

Düşünmeyi Ve Sorgulamayı Unuttuk!

AMAÇ

Savaşın suçlusu kim?

Sınır komşumuz, Livane’ye yakın Gürcistan’ın Osetya bölgesinden kan akıyor.

Güçlerin yeni bir savaş senaryosunu izlerken yine şiddet acıları çoğaltıyor, yüreklerimizi dağlıyor.

Kimse bu savaşa ve savaşlara duyarsız kalamaz. Ekonomik çıkar kavgaların anlamsız sonucunu yine sivil insanlar canlarını kaybederek yaşıyor.

Savaş filmlerinde beyaz perdede izlediğimiz güçler savaşının benzeri, gerçek hayatta yapabilecekleri dehşet senaryolarıyla gözler önüne seriliyor.

Liderler açıklamalar yapıyor, insanlar ise canlarını kaybediyor, gözyaşı dökerek yıllardır yaşadıkları yuvalarını terk ediyorlar gözümüzün önünde.

Herkes “savaş durdurulsun” diyor.

Kendinize şunu sordunuz mu hiç?

Dünyada affedilmeyecek bir suç var mıdır?

Belki vereceğim cevap şaşırtıcı ve hukuk açısından kabul edilecek bir yönü olmayabilir.

Ancak cevabım şudur:

Affedilmeyecek suç “savaş suçudur”

Yargılaması devam eden sanığa isnat edilen suç ispat edilmedikçe kişi masumdur.

Bu cümleye göre savaş suçunun da bağımsız mahkemelerce ispat edilmesi kesinlikle şarttır.

Hitler, intihar etmeseydi yargılanıp acaba nasıl bir ceza alırdı?

Stalin zehirlenerek öldürülmeseydi uyguladığı politikalar sonucu yargılanır mıydı acaba?

Sırp kasabı ne ceza alacak?

Ceza her ne olursa olsun ben şunu sorgulamak istiyorum. İnsanlar hayatını etkileyecek kararlar veren liderler bunları savaşlarda hayata geçirdiklerinde ve sonrasında iç evrenlerindeki vicdan savaşlarını nasıl sonuçlandırıyorlar.

İnsan hangi karakterde olursa olsun iç evreninde bir parçada olsa insancıl bir yön vardır.

Savaş suçlusu, ya da tarihte savaşan ülke liderleri bu sorgularını nasıl yaparlar? Hangi ruh halinde olurlar.

Buna yönelik birçok film çekildi. Bu liderlerin hayatları, iç dünyaları ve psikolojileri üzerine senaryolar işlendi. Belgesel filmler yapıldı.

Peki, suçlu kimdi?

Projenin amacı; bu sorgunun cevabını alamasak bile bu sorgulamanın farkındalığını yaratmak, insanımızın bu farkındalıktan sonra ortaya çıkacak çelişkilerden sıyrılıp insanlığının asıl olan değer olduğunu göstermektir.

KONSEPT

Düşünün bir kere en son ne zaman sorguladınız etrafımızda olan bitenleri. Düşünüp sorguladığımız ama suya sabuna dokunmadan değil elimizi taşın altına koyup şöyle sağlamından ne zaman eleştirilere, sorgulamalara kulak kabarttık.

Uzun zamandır yapamıyoruz bunu. Fark edemediniz mi? Şöyle bir kurcalayın son yirmi beş yılı. Neler oldu hayatımızda? Evden işe işten eve. Eve ekmek getirme derdinde. Hayatımızda başka sorunlar yok mu ekonomik mücadelemizden gayri? Var elbet.

Kim sorguluyor ki olan biteni ben sorgulayayım der gibisiniz. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.

Hele sanatımızda hangi baba yiğit kalkıp sorguluyor ki. Yapsa bile şak ya susturuluyor ya da bir bakmışsın kayboluyor ortadan.

Tiyatroda var elbette yanlış anlamasınlar beni ama gösterilmiyor görsel medyamızda. Nerede kavuklu nerede meddahlarımız?

Komedyenler, show adamları suya sabuna dokunmadan kayda değer görmediğim abuk espriler ile dolduruyorlar gösteri ve programlarını.

Mizahta benim bildiğim politik siyasi içerikler vardır. Gırgır, Limon, Leman, Penguen okuyanlar en azından bilir.

Hangi gazeteyi okuyorsunuz? Şöyle arkanıza yaslanıp bir Pazar günü içinde kaybolup da sizi sürükleyerek okutan bir gazete var mı hayatımızda?

Televizyon. Ona girmek istemiyorum detaylıca. Bir kaçı hariç abuk sabuk hikâyeli dizilerle avutulup uyutulmuyor muyuz?

Müzik. Ah şu mega starlarımız olmasa. Starlığı Rumeli’den öteye gidemeyen şarkıcılarımız. Avunun gençlik diyorlar bizde izin veriyoruz. Saçma sapan şarkı sözleriyle dolu yeni şarkılarımız müziğimizi allak bullak etmedi mi? Hal ortada zaten.

Düşünmüyoruz ve sorgulamıyoruz epeyce zamandır. Durun ve şöyle düşünün bir kere.

Düşünmeyi ve sorgulamayı unutmadık mı?


Serhat Türkiye de büyümüş okumak için Pakistan’a giden genç bir delikanlıdır.

Hayatının dönüm noktası olan patlamadan sonra neden farklı bir insan olmuştur? Yeni bir kişilikle yaşamı sorgulamaya mı başlamıştır?


YAPI

Dizi, Serhat’ın üniversite de okuduğu yıllarda bir patlamadan sonra yaralanmasını; gerçekle sanal arasında gidip gelen, kafasında yarattığı Emin karakteri üzerinden girdiği tehlikeli bir serüveni suç, şiddet ve masumiyet çerçevesinde anlatır.
HİKAYE AKIŞI

Mahkeme salonunda, sanık olarak ayakta bekleyen Serhat izleyiciler arasında Emini görür. Emin sinsice gülmektedir. Hakim salondakilerin sessiz olmalarını söylerken Serhat üniversite yıllarını hatırlar.

Serhat ve Emin; Pakistan İslamad’da International Islamic University'de İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde master yapmaktadırlar.

Yarıyıl tatillerinde Rus Afganistan savaşından sonra Pakistan’ın almış olduğu İran sınırında olan Quetta şehrine gelmişlerdi.

İkisinin de üniversiteden kız arkadaşları bu şehirde yaşamaktadır. Kız arkadaşlarına sürpriz yapacaklardır.

Otobüsten indikten sonra şehrin merkezine gelirler. Guetta şehri hem Pakistanın Belücistan bölgesinin başkenti sayılan hem de doğalgaz kaynakları zengin bir şehir olduğu için Doğalgaz rezervleri olmasına rağmen İran’ın da gözü sürekli burada olmasına rağmen kasten geri kalmaya terk edilmiş bir ülke. Bir süre Afganistan'a ait olan şehir Pakistan eline geçince de pek bir ilerleme geliştirmedi. Ama bir sınır kenti olması sebebiyle bizim doğu Beyazıt’ımıza, filan benzer. Kaçakçı kentidir. Otobüslerle sınıra hem yolcu taşınır hem yolcu kisvesinde otobüsler kaçakçılık için kullanılır. Kırsal kesim, bedevi, okumuş, şehirli iç içe olduğu bir yer Quetta.


Ellerindeki adrese göre ara sokağa girerler. Karşılarına pazaryeri çıkar. Serhat’ın tam önünde bisikletli bir adam pedallara hızla asılarak ve etrafına bağırarak ilerlemektedir.

Çok kalabalıktır. İnsan, otomobil, ezan sesi birbirine karışmaktadır. Hava çok sıcak olduğundan ikisi de çok terlemiştir. Hızlı ve heyecanlı adımlarla yürümektedirler.

Serhat bisikletli adamı Emine eliyle işaret ettiği sırada büyük bir patlama olur.

Toz ve duman bulutu sarmıştır her tarafı. Emini ilerisinde kaldırımın kenarında bir bacağı ve kolu kopmuş hareketsiz vaziyette görür. Patlama o kadar şiddetli olmuştur ki onu beş metre ilerisine fırlatmıştır. Eminin başından, kolundan ve bacağından akan kanlar vücudunun yanında adeta gölet oluşturmuştur. Binaların camları kırılmış, yol kenarındaki sağlı sollu otomobiller paramparça olmuş, pazar yeri kalabalık olduğu için acıyla feryatla bağıran insan sesleri burayı tıpkı savaş alanına çevirmiştir.

Serhat böyle bir manzarayı daha önce İslamabad da üniversite kampus çıkışındaki camide uzaktan görmüştü ama bu sefer patlamanın tam ortasında kalmıştı. Ayağa doğrulmak istese de yapamadı. Bacağında ağrı hissetti. Elini sağ bacağına götürdüğünde dizinden aşağısının olmadığını anladı. Kendisinin de bacağı kopmuştu. Farkına varınca acıyı daha çok hissetmeye başlamıştır.Onun sesi de etrafında çığlık çığlığa bağıran yardım isteyen insanların sesine karışmıştır.

Emin hiç hareket etmemektedir. Ona bakarken az doğrulmuş vaziyetteyken olduğu yere yığılır ve bayılır.

Gözlerini açtığında hastanede olduğunu anlar.Televizyonda pazaryerinde canlı bir bombanın intihar eylemi geçirdiği haberi geçmektedir.

Hemşireyi çağırır ve arkadaşını sorar.Eminin patlamada ölen 36 kişinin arasında olduğu bilgisini verirler.

Serhat o anda bir bacağı kopuk vaziyette sağ kaldığına sevinememiştir.Emin canciğer dostudur onun.Çocukluk arkadaşıdır.Türkiye’ye dönüşte birlikte çok önemli projeleri vardır.Ama artık o yoktur.Geleceğe yönelik bütün planları da Eminle birlikte yok olmuştur.

Serhat bir ay sonra kendisini almaya gelen polis olan abisi ile birlikte Türkiye’ye ailesinin yanına döner.

Quetta kentinde yapılan intihar eylemi hakkında araştırmaya başlar. Önce internetten, gazete arşivlerinden bazen de abisine sorduğu sorularla kendince önemli bilgiler edinir.

Zengin bir rus iş adamının isminde düğümlenir bütün öğrendiği bilgiler. Ayrıca Rus, Afganistan, İran, Amerikan istihbaratı da Belücistan bölgesindeki bir çok intihar eylemlerinde boy göstermiştir.

Bu savaşın neden yapıldığı gün gibi ortadadır. Petrol ve doğalgaz kaynakları ve bunların paylaşımıdır. Bunu zaten üniversite de ki arkadaş sohbetlerinde, ders içindeki tartışmalarda sürekli konuşulduğu için biliyordur.

Bu savaş masum insanların ölümüne sebep oluyor. Özellikle Ortadoğu da var olan paylaşım savaşı şimdi Orta Asya’ya sıçrıyordu.

Emin’in ne suçu vardı ya da ölen binlerce insanın. Yaşamın çelişkisi işte demez. Araştırmalarına devam eder. Evden çıkmıyordur fazla. Üniversite de ki kaydını dondurmuştur.

Emin’in bir kız kardeşi vardır. Onunla görüşürdü dışarıya çıktığında. Bir defasında görüştüklerinde Emin’in kız kardeşi aslında kendilerinin Kazakistanlı olduğunu, bir amcasının orada geniş arazilerinin olduğunu ancak babasının ailesi ile bağını kopardığı için hiç görüşmediğini söylemiştir Serhat’a.

Bu öğrendiği yeni bilgi araştırmalarını Emin ve ailesi odağında yapması gerektiğini göstermiştir ona. Zengin Rus İş adamını da araştırır bir taraftan.

Eminin amcasının Kazakistan’ın en zengin iş adamlarından birisi olduğunu öğrenir. Bu bilgiyi Eminin kız kardeşine de söyler. Doğrudur bu bilgi. Onaylar Eminin kız kardeşi. Asıl ilginç olanı patlamalarla ilgili yaptığı araştırmalarda karşısına çıkan Rus iş adamının Eminin amcası olmasıdır.Bu bilgi aslında bir çok şeyi altüst eder.Eminle yaşadıklarını hatırlar.

Rus ve Pakistan istihbaratı ile Amerikan ve Afganistan istihbaratının Orta Asya da karşı karşıya savaştığı sonucuna varır araştırmalarından. Kimi zaman saflar bile değişebiliyordur. Çok kirli bir mücadeleydi bu. Savaşın Rusya ayağında bu zengin iş adamı vardır sürekli. Hep o çıkıyordur karşısına. Yani Eminin amcası.

Emin evin tek erkek çocuğudur. Babası ailesiyle bağlarını kopartmasına rağmen Eminin Kazakistan da ki ailesi ile ilgili bağının olduğunu da Quetta şehrinde ki sevgilisinden öğrenir. Emin Serhat ile dost olmalarına rağmen ona zarar gelmesin diye her şeyi saklamıştır ondan. Sevgilisi ile birlikte Emin üniversitede Serhat’ın da tanımadığı bir çok yabancıyla görüştüğü olmuştu bir çok defa. Serhat bunları hatırladıkça şimdi taşlar yerli yerine oturmaktadır.

Peki Emin bu patlamada asıl öldürülmek istenen kişimidir?Amcası ile bağlantısı var mıdır? Pakistan’a okumaya gelmediği açıkça belli olmuştur. Var olan karanlık ilişkileri yerinde, yakından sıcağı sıcağına sürdürmek için gelmiştir İslamabad şehrine okumaya.

Serhat Eminin amcasını görmek için Moskova’ya gelmiştir. Kendisini görmek istemeyebilirdi Eminin Zengin işadamı amcası.Ancak Eminin ismini kullanarak çok rahatlıkla görebileceğini düşünüyordu. Otele geldiğinde resepsiyondan Eminin ismini vermiş, otel görevlilerinin şaşkın bakışları arasında Otelin 25.katındaki ofise çıkmıştır. Kapıyı açtığında karşısında gördüğü manzara karşısında donakalmıştır. Gördüğü kişi Emindi. Ta kendisi. Olduğu yere yıkılır.

Gözlerini açtığında koltukta oturmakta Eminde yanı başında ayakta durmaktadır. Bacağı kolu kopmuş,cansız vaziyette görmüştü en son onu.Öldüğünü söylemişlerdi.Ama şu an karşısında ve ayaktaydı.

Göz göze geldiklerinde şaşkınlıklarını gizleyemediler birbirlerine bakışlarından.Ancak en çok Serhat bu karşılaşmaya şaşırmıştır.Emin ise arkadaşının buraya Moskova’ya kadar gelebileceğini düşünmemiştir hiç.Ancak O patlamadan bu yana Serhat’tan haberler alıyordur.

Emin kolunu ve bacağını sıyırır. Protez kol ve bacaklarını gösterir Serhat’a. Serhat da bacağını sıyırır.Oda gösterir protez bacağını.

Tam bu sırada odaya kır saçlı, kısa boylu topallayarak yürüyen adam girer. Emin’in amcasıdır gelen adam.

KARAKTERLER

Ana Karakterler

Serhat Demir

Karakter Özellikleri

25 yaşında kumral dalgalı saçlı yakışıklı bir gençtir.

Özellikle polisiye romanlar okumayı seven, bilişim teknolojilerinde uzman, zengin bir klasik batı müziği arşivine sahiptir.

Aceleci ve sabırsız olmasına rağmen hızlı ve doğru kararlar alır, hümanist olmasına rağmen, sert bir mizacı vardır ilk bakışta.

Fiziksel görünüşüne önem verir, bakımlıdır.

Ailesi muhafazakâr, zengin ve evin tek çocuğudur.

İnançlar onun için çok önemli değil, şekilciliğe karşı durur, insanların haklarını yemekten çok korkar.

Arkadaş çevresinde kıskanılan, disiplinli ve sözünün eridir.

Sevgi kavramına çok değer verir.

Yargıları kesindir ve hemen karar verir.

İyimser bir yapıya sahiptir. Dürüstlüğe ve doğallığa çok önem verir.

Hikâyesi

Serhat’ın Pakistan da master yaparken bir patlamadan sonra hayatı tamamen değişir.

Öğrenciyken kafasında yaratmış olduğu Emin karakteri patlamadan sonra ölmüştür.

Patlamadan sonra daha da içine kapanan Serhat, kendi yarattığı Emin karakteri ve ailesi üzerinden araştırmaya karar verir.

İnternet üzerinden tanıştığı kendilerine “rasputin ordusu” diyen bir gruptan ilginç bilgiler öğrenir.

Yaptığı araştırmalar onu Moskovaya götürür.

Ülkü Altay

Karakter Özellikleri

Eminin kız kardeşi ve abisiyle hiç anlaşamamaktadır. Çok zıt karakterlere sahiptirler. Serhat’tan hoşlanmaktadır.

Kendini beğenmiş, kendinden emin, ukala, neşelidir ama ciddiyeti de elden bırakmaz.

Fiziksel görünüşüne önem verir. Bakımlı. Makyaj yapar.

Şişmanlık ve kilo saplantısı yüzünden göbeğini saklamaya çalışır. Ama bunu bir türlü başaramaz.

Migren ağrıları ile uğraşmaktan bıkmış usanmıştır. Özellikle sosyal yaşamında çok sorunlar çıkartmakta psikolojisini bozduğu için sosyal ilişkilerini bazen olumsuz etkilemektedir.

Farklı işlerle uğraşmayı sever. Üniversite öğrencisidir. İbadetlerini yerine getirmeye çalışan ama bunu gerçekleştiremeyen, yapamadığı içinde huzursuz olan muhafazakâr bir ailede büyümesine rağmen modern ancak geleneksel düşünür.

Sosyal çevresinde çok sevilen, bir o kadarda başarıları ile kıskanılan bir kızdır. Tarihi eserler, eşyalar, maymun iştahlı olduğu için her şeyle ilgilenir ve çabuk sıkılır.

Sevgi kavramına çok değer verir. Ten mi yoksa duygusallık mı sorusuna duygusallık dese de aslında tensel dokunuşunda önemini inkâr etmez.

Sevgiyi önemsediği için tutkunun peşinden asla gitmez. Tutkuyu yakalanılmaması gereken bir hastalık olarak görse de aşkın en önemli mihenk taşı olduğunu da bilir.

Kadının erkek dünyasındaki gücünün farkındadır. Ama bunu ezmek için asla kullanmaz. Her zaman keşke der. Hep yeni ve farklı şeyler istediği için umduğunu hiçbir zaman bulamaz.

Geleceğe dönük farklı hedefler koyar kendine ancak sorumluluklar ve görevler bunları yapmasında hep engel teşkil eder yaşamı boyunca.

Mesela kimseye haber vermeden nereye gideceğini bilmeden yollara vurmak ister kendini ama bunu her insan gibi oda asla yapamaz.

Çok neşelidir, güler yüzlü. Sert bakışlıdır. Bazen derin. Duygusal olduğu için iniş çıkışları çok olur yaşamında. Ancak hep pozitiftir. İyimser bir duruşu vardır olaylar karşısında. Biraz heyecanlıdır. En büyük kompleksi kilo ile ilgilidir. Batıl inançları vardır.

En büyük fobisi ise ölümdür. Korkar ölümden. Ancak yaşama karşı iyimser bir duruşu olduğu için çabuk atlatır bu süreci.

En büyük korkularından biride yalnızlıktır. Değişkendir. Ancak çoğu zaman dışa dönüktür. Çok sosyaldir. Kendince istediği her şeyi yapabileceği konusunda olan güveni tamdır. Kendine güvenen bir kız olması sebebiylede çok kıskanılır çevresince. Bir şeyi istemesi ona yeter. Her şeyi elde eder. Yeter ki istesin.

Zor beğenir. Özellikle kadın erkek ilişkilerinde karşı cinsi çok ince eleyip sık dokur.

Kişilikleri fiziksel, psikolojik ve sosyal boyutlarda çok sorgular. Mükemmeliyetçi bir kızdır. Hayal gücü çok geniş ve zengindir.

İnsanları eleştirme ve yargılama sürecini çok sağlıklı geliştirir. Yıkıcı olmaz. Ancak gerektiğinde çok acımasızdır.

Hikâyesi

Serhat’ın kafasında yarattığı Emin karakterinin kız kardeşidir.

Ülkü Serhat’tan hoşlanmaktadır ancak onun adım atmasını bekler.

Patlamadan sonra Serhatla daha sık görüşürler. Serhat’ı “Rasputin ordusu” grubuyla o tanıştırır.

Ülkünün amcası ile ilişkisi çok iyidir.

Serhat’ geri dönüşü olmayan bu yolculuğun Ülkü sokmuştur.

Amcası hakkında bilgileri verir.

Emin Altay

Karakter Özellikleri

25 yaşında esmer, düz saçlı yakışıklı bir gençtir.

Özellikle Rus edebiyatı romanlarını okumayı seven, Uzay teknolojileri alanına meraklı, zengin Rock müziği arşivine sahiptir.

Sakin ve sabırlı yumuşak bir mizacı vardır ilk bakışta. Şeytan tüyü var denenlerden.

Fiziksel görünüşüne önem vermez.

İnançlar onun için çok önemli, şekilciliğe sever, insanların haklarını yemeyi çok sever. Kurnazdır.

Arkadaş çevresinde çok sevilmeyen, disiplinli ve aşırı derecede hırslıdır.

Sevgi kavramına çok değer verir.

Kötümser bir yapıya sahiptir. Samimiyete ve insan erdemlerine değer vermez.

Hikâyesi

Emin karakterini ilk bölümde sadece patlamadan önce ve ilk bölümün finalinde görürüz.

Emin Serhat’ın kafasında yarattığı, zıt karakterlere sahiptir. Serhat onaylamadığı, aslında çok nefret ettiği kişilik özelliklerini Emin’e yüklemiş ancak bir o kadarda çok sevdiği can dostudur Emin. Zıtlıkların birlikteliğidir dostlukları.

Ferhat Demir

Karakter Özellikleri ve Hikâyesi

Serhat’ın polis abisidir. Serhat’ın yaptığı araştırmalarda yardım istediği, kardeşinin girmiş olduğu bu yolculukta onu caydırmaya çalışan uzun boylu, polis okulunu birincilikle bitiren, emniyette önemli ilişkileri olan komiserdir. Evlidir. Eşi de polistir.

Turan Altay

Karakter Özellikleri ve Hikâyesi

Eminin amcası. Moskova da medya patronudur. Gayrimenkul ve inşaat işiyle uğraşmaktadır. Çok zengindir.

56 yaşında orta boylu saçlarını kazıtmış yuvarlak suratlı güler yüzlü biridir.

Türkiye’de ki yeğenlerinin bütün masraflarını karşılamaktadır.

Rus mafyası ile sağlam ilişkileri vardır. Türkiye’ye belli zamanlarda gelip gitmektedir.

Rus mafyasında önemli güç dengesi konumunda acımasız bir iş adamıdır. Gözünü kırpmadan adam öldürtür.

Erkek çocuğu olmamıştır ve servetini ve soyadını devam ettirecek biri yoktur. Bu durum onu yaşlandıkça daha da sıkıntıya sokmaktadır. Kendisi gibi gözü kara, sözünün eri bir genç çıkmamıştır karşısına. Ta ki Serhatla karşılaşıncaya kadardır.


Diğer Karakterler
Dmitriy Rus işadamı
Anna Dmitriyin karısı






1.BÖLÜM-TRETMAN

………
Kürşat Ural
"bırak yaşamına şiir girsin"

5/20/2009

Livane Kültür Güncesi Radyo Barış(107.0)'ta ve yeni web sayfasında yoluna devam ediyor


Değerli ağabeyim Ressam Serdar Samancıoğlu ve Müzik eğitimcisi Alp Özeren'in hazırlayıp sundukları; her Perşembe akşamı 20.00-22.00 saatleri arası Radyo Barış'ta (107.o) yayınlanan "Livane Kültür Güncesi" isimli programımıza devam ediyoruz.

Geçen hafta 14 Mayıs 2009 Perşembe günü "Müzik ve İnsan" konulu programımıza Uluslararası Müzik Sanatçısı Dr. Hasan Cihat ÖRTER ve Müzik eğitimcisi-İzci Lideri Birsen GİCİLİ konuk olmuşlardı.



Bu hafta 21 Mayıs 2009 Perşembe günü "Sanat ve İnsan" konulu programımıza Sanat eleştirmeni-yazar Dr.Ümit GEZGİN ve Ressam-yazar Hülya KÜPÇÜOĞLU konuk olacaklar.



Programımız; bir zamanlar geçmişte hem livane coğrafyasına geç gelen güncel gazetelerden esinlenerek, günceli yakalamaya çalışan biraz haber-aktüel konuların, biraz livane şiir ve müziklerin, biraz da konuklarımızla paylaşımlarımızın olduğu bir yer olacak.

Programımızı internetten aşağıdaki adresten dinleyebilirsiniz.

http://radyolarburada.com/

Telefonla programa canlı bağlanmak isteyenler için: 0 212 240 40 60

Programımız hakkında detaylı bilgi almak isterseniz aşağıdaki resmi web adresimizi ziyaret edebilirsiniz.

http://www.livanekulturguncesi.com/


Sevgilerimle
Kürşat Ural



5/19/2009

On Binlerce Türkan! On Binlerce Saylan

Sizi unutmayacağız.

Bizim toplumumuzda farklı dünya görüşüne sahip insanlar arasında çok ince bir çizgi var dememe kızmazsınız umarım.

Bu görüş farklılıkları çatıştığında bazen insan olmaktan çıkar bütün erdemlerimizi unutur ya şiddete başvurur ya da karalama çabalarına girişiriz.

Hepimizin ortak bir tarihi, kültürü var. Geçmişimizle birçok yönden uzlaşamazsakta bu tarihin bazı gerçekleri var.

Bir ideolojiye, bir rejime sarılmadan insanlık için bilim yolunda emin adımlarla yürüyen gerçek aydın insanlarımız var bizim.

Yaşamın her alanında insanlığa hizmet için varını yoğunu kendini düşünmeden karşılıksız ortaya koyan insanlarımız. Bilim insanlarımız, sanatçılarımız var.

Türkan Saylan da o insanlardan biriydi.

Bu değerli insanlara ne kadar haksızlıklar yapılsada, onlar bildikleri doğrudan asla vazgeçmez ve yollarına devam ederler.

Emin adımlarıyla.

Onların bildikleri doğruyu anlamak için sorgulamak lazım. Düşünmeyi ve sorgulamayı unutan toplumlar eğer bu kara uykudan uyanmazlar ise bu durum onlar için sonun başlangıcı demektir.

Eğerki onların yaptıklarını anlamaya çabalamıyorsak bunun sonuçlarınada katlanmak durumunda kalabiliriz.

Tek bildiğim karşılıksız sevgi annenin çocuğuna duyduğu sevgidir.

O da bu sevgisini hastalarına,çocuklarına doğru akıtarak bizlere gösterdi.

Artık bu değerli anne, hekim, eğitimci bilim insanı yok aramızda. O gitti ve arkasında bir çok değerleri bize emanet ederek gitti.

Onbinlerce Türkan’ı. Onbinlerce Saylan’ı.

Uğurlar olsun hocam.

Sevgilerimle

Kürşat Ural

5/12/2009

Livane Kültür Güncesi Radyo Barışta(107.0) Devam Ediyor

Değerli ağabeyim Ressam Serdar Samancıoğlu ve Müzik eğitimcisi Alp Özeren'in hazırlayıp sundukları; her Perşembe akşamı 20.00-22.00 saatleri arası Radyo Barış'ta (107.o) yayınlanan "Livane Kültür Güncesi" isimli programımıza devam ediyoruz.


Bu hafta 14 Mayıs 2009 Perşembe günü "Müzik ve İnsan" konulu programımıza Uluslararası Müzik Sanatçısı Dr. Hasan Cihat ÖRTER ve Müzik eğitimcisi-İzci Lideri Birsen GİCİLİ konuk olacaklar.

Programımız; bir zamanlar geçmişte hem livane coğrafyasına geç gelen güncel gazetelerden esinlenerek, günceli yakalamaya çalışan biraz haber-aktüel konuların, biraz livane şiir ve müziklerin, biraz da konuklarımızla paylaşımlarımızın olduğu bir yer olacak.

Programımızı internetten aşağıdaki adresten dinleyebilirsiniz.

http://radyolarburada.com/

Telefonla programa canlı bağlanmak isteyenler için: 0 212 240 40 60

Sevgilerimle
Kürşat Ural

5/02/2009

Livane Kültür Güncesi Radyo Barış (107)'ta Devam Ediyor



Değerli ağabeyim Ressam Serdar Samancıoğlu ile birlikte her Perşembe günü 20.00-22.00 saatleri arası Radyo Barış'ta (107.o) "Livane Kültür Güncesi" isimli programımıza devam ediyoruz.






Bu hafta 7 Mayıs 2009 Perşembe günü "Spor ve Kültür" konulu programımıza TRT eski spor müdürlerinden ve İzmir Radyo Televizyon kurucularından gazeteci Yılmaz Tekin Onay ve teknik direktör Ziya Uşan konuk olacaklar.


Programımız; bir zamanlar geçmişte hem livane coğrafyasına geç gelen güncel gazetelerden esinlenerek, günceli yakalamaya çalışan biraz haber-aktüel konuların, biraz livane şiir ve müziklerin, biraz da konuklarımızla paylaşımlarımızın olduğu bir yer olacak.Programımızı internetten aşağıdaki adresten dinleyebilirsiniz.


http://www.radyotvzap.com/radyo-baris.php
http://radyolarburada.com/


Telefonla programa canlı bağlanmak isteyenler için: 0 212 240 40 60


Sevgilerimle


Kürşat Ural


Livane Kültür Genel Yayın Yönetmeni

Öne Çıkan Yayın

My Greatest Passions: Literature, Poetry, and Art

  A lthough I am passionate about literature, art, and poetry, my wife is the biggest passion in  my life. In 1994, after I published the st...