11/27/2007

Başka Yer

şiir taa o zamanlar vardı
marşlar türküler
söylerken yaylalarda
çocukluğumda gizlenmişti
bayramlarda merasimlerde
küçücüktü mikrofona ulaşması için bir tabure
ayaklarının altında
heyecanın sesi titrettiğini o zaman öğrendim
ilk aşkımı gördüğüm an gibi
öğretmenim.

Kürşat Ural

"bırak yaşamına şiir girsin"

Delinin Seyir Defteri

en çok sevdiğim yalnızlığım
unutma beni unutturanlara inat
uğruna ölüme kanat çırpan Anka kuşlarının
göçtüğü yerlere git
uzak dur kendime yabancı
kendimi külümden değil
kanımdan yarattım
sırlarımla itin beni uçurumlara
öyle söylemeliyim ki
severek nefretin bulanmış yüzüyle görsünler
beni
deliler unutmaz


Kürşat Ural

"bırak yaşamına şiir girsin"

Çünkü Aşklarımın Uzantısı Bir Ülkedeyiz





Evlendikten sonra aşk kuramı yerini sevgiye bırakıyor.Çok kesin söylesemde bazen böyle olmuyormuş.Öyle söylüyorlar.


Aldatmak.Aldatılmak.Gerçekten çok derin bir konu.Zaten kadın ve erkek varolduğu sürece tartışacağımız kavramların arasında en çok yer alan kavram.


Aldattım kadınlarımı ve aldatıldım .Tutkunun ve heyecanın kölesi oldum belki.


Aşık oldum ve paylaştım sevinci ve hüznü dudaklarında.Tensel titreşimlerin hapsettiği duygularda yenildim gerçeklere.Doğruldum ve yeniden yeniden savruldum arzu dolu bakışların uzantısında..


Sevdim ve bir daha bırakmadım


"heyy ! iyi insanlar sesleniyor size zerdüşt
bırakma sakın kendini rüzgara
sonunu getiren insan saplantısı hastalıklara
dokunma uçup kendini bulamazsın soluk soluğa
bu kavganın orta bir yerinde
sevdiğim sana sesleniyorum
sakın uyuma sabahın zehir uzanışında
karşıma geç ve parçala
uçuşan sevda yarası türküleri "

Ben hem aldattıgımda, hem de aldatıldıgımda çok üzüldüm.Orada kaldı.Bitti.


Eğer bir ilişki yaşıyorsan bunları göz önüne alarak yaşamalısın.Öyle değil mi Zerdüşt.


Birbirini seven ve evlenmeye karar veren insanlar karakter uyumları sebebiyle mi böyle bir karar veriyorlar?Daha doğrusu tamda istediğim kişilik yapısına uygun bir insan olduğuna karar veripte mi evleniyorlar?Genellikle böyledir diyemeyiz.Kısmen böyle oluyor.Bu isteğin ve kararın tehlikeli olduğunu düşünüyorum.Tehlike çanları bizim için çalıyor ey Zerdüştün müritleri.


Kadınıma aynı şeyleri ben yapıyorum .Müdahale etmemeye çalışıyorum desem yalan olur.

"hadi kaçalım kaçamak serseriliklerden uzağa
gözlerin ve saçların olmadığı
bir sen bir ben
birde onlar
onlar ki
kaçamak doğurgan aşklarını birbirine satanlar
gözlerini oyan ve saçlarını kestirenler
zerdüştün kusmuğunda boğulan müritleri
yani sen
yani ben
yani onlar"

Aşkla ilgili açtığım konuda aşağıdakileri yazmıştım.


Aşk bir hastalıktır.Tutkuyla başlanan tehlikeli bir yolculuğun ortasında ne yapacağımı bilmeden oraya buraya savrulmalar.Nedenleri sorgulamadan bir tek ona uzanan yanılsamalar.Tarif edilemeyen ve sonraları sınırları çizilen bir ilişkinin adını koyma çabaları.Farkına varmadan delice davranışlar ve mantık çemberine teğet bile geçemeyen düsünceler.Aşk; ölüm düşüncesi ile içiçe geçen kabuslarımızın zahiri evreninde ki bir yanılsamanın bizde bıraktıgı işaretler bütünüdür.Adı konmuş olsa bile kendisini bilemeyiz.Anlamak istemediğimiz bir bütünlük içinde ki kaçışlaıımızın belgesidir.Aşkı yüreğine çiz ve sonra yavaş yavaş silinmesini bekle bakalım ne oluyor?Gözlerine yansıyan dehşet görüntüsünü aynada izlemeye çalış bakalım intihar hakkımızı erkene almıyor mu?


Aşk bir hastalıktır.Vücudumuzda ki istemedigimiz ama nedense bir anda ortaya çikabilen urlarımızı büyüten tanımsız virüs.Ben artık aldanmayacağım.Ama tutkuyla sevmeye devam edeceğim.Katılan da olur katılmayanda.Zaten aşk konusunda hangimiz aynı şeyleri düşündük ki?Asıl olan ve olması gerekende bu bence.


Şimdi gelelim kıskançlığa.Olmalımıdan öte ilişkilerimizde bu duygusal yoğunluğun davranışlarımıza yansımasının olabilirliğini yadsıyamayız ve her zaman zaten var.Şimdi ben her zaman olmalımı sorusuna elbette olmalı dediğimde bu davranışların bana yansımasından zevk aldığımı düşünebilirsiniz.Çok açık söyleyeyim biz istesekte istemesekte kıskançlık yaşantımızın vazgeçilmezlerinden.Fazla uzatmayayım ilişkilerimizde sürekli karşımıza çıkan bu duygu dediğim gibi her zaman var.

Asıl bu duyguyu belirli bir dengede tutabilmemiz önemli olan.Herkese de söylerim .Bazen kabulleniriz,bazen ise büyük bir kızgınlıkla elimizin tersiyle uzak tutmak isteriz ilişkimizden.Kıskançlık tehlikelidir.Ancak kontrolümüz dışına çıktığında.Dikkat tehlike çanları çalmaya devam ediyor.


Somutlayarak anlatayım.Kadınımı her zaman kıskanırım.Kıskanç bir erkeğim.Bunun sadece kendime ait bir duygu olmasını istemem.Kıskanılmakda isterim.Yalnız ikimizde bu duyguyu kontrolümüzde tuttuktan sonra birbirimize zarar vermeyeceğini de biliriz.Daha doğrusu öyle sanıyorum..İki kişide dediğim gibi kontrollü davranırsa fazla bir sorun olmaz.Örneğin kıskançlığı paranoya seviyesine veya aşırı şüphecilik noktasına taşırsak işte o zaman işler farklı bir noktaya geliyor ki bunu kesinlikle istemem ve de izin vermem.Kendimde.


Anlattığım şeylerden kıskançlığa bakış açımı anlatabilmişimdir herhalde.Eğer anlamamışsan bu benim hatamdır.


İşte geldik asıl noktaya.Benim kadınım beni hiç kıskanmadığını söyler.Ah kadınlar.Dürüst olmadığınızı söylemek istemiyorum.Ancak bunu nasıl yapabildiğinize inanamıyorum.Sadece bu ikilem beni düşündürüyor.


Zerdüştün müritleri de bu konuda uzun yıllar kafa patlattılar ama nedense bulamadılar cevabını,herneyse ben devam ediyorum.

"kıskanmadan sevebilmeyi
becerebilseydim eğer
acılarımı şiirleştiren
sözcüklerin kısırlığında
boğulurdum
şüphelerin ayrıntılarından
sıyır kendini
sarıl bana
bırak korkularını
savur bana"

Kıskançlığın güvenle ilişkisi doğrudan gibi görünsede bana göre bu bir aldatmacadır.İnsana olan güvensizliğimizden dolayı onu kıskanmayız.Güvenmediğimiz insanı sevmeyiz.Ama sevdiğimiz,çok şey paylaştığımız insanı kıskanabiliriz.

Biraz da bu gibi duyguları belirli bir düşünsel süzgecimizden geçirmemiz için zamana ihtiyacımız vardır.Bazı duygularımızı değerlendirirken diğerlerini ölçüt alıyoruz çoğu zaman.

Okul yıllarında ilişkilerimde sürekli şunu söylerdim."Her an her şey olabilir"Çoğu zamanda bununla karşılaştım.Kimi zaman benide karşımdakileride çok şaşırtan gelişmeler oldu.Sadece sevgililik düzeyinde değil,her ilişki boyutunda.Eski ilişkiler bitti,yenileri başladı.Yeni dostlar,arkadaşlar,sevgililer,düşmanlar v.s.Peki ne mi oldu?Bana kalanlarla ben oldum işte.Benim gibi benlerle uğraşmaktan bıktım.Uzaklaştım onlardan.

"sevsem tenime zarar seni
itsem istemesem sevişkenliğimdem uzak
başkaları var desem yalansız bir istek
atılgan duyumlarımı üzerime yığsam
acınası bir halde oluyorum
adına işlediğim cinayetleri bile
aklımda tutamıyorum kadınım
birini tuttuğumda öbürü askıntı üzerimde
ukala serseriliklerden bir yudum daha"

Tensel uyum bence bir ilişkinin en önemli mihenk taşı.Desem yanlış olmaz herhalde.Başta da söylediğim gibi aşk zamanla kendini sevgiye ve farklı duygulara bırakıyor.Ancak cinsellik zamanla özellikle alışkanlığa dönüşürse; içi boşalır ve heyecan,tutku ve arzu dolu bakışların yeri ihtiyaç gidermeli boş bakışlara dönüşürse durum kötü.


Birde cinselliği ilişkilerin duygusal yoğunluğu zamanlarına görede değerlendirmek gerekir.



"Insan cinselligi sevmedigi biriylede yasayabilir"Olabilir.Çünkü sevgi zaman ister.Ancak nasıl oluyorda tenler birbirini kabul ediyor.İşte bu insanın yasak aşktan(ilişkiden) aldığı hazdır bence.İnsanlar böyle birlikteliklerde (anlıktır) o an nirvanaya ulaştıklarını zannederler.Ama...Kendilerini aldatırlar da diyemeyeceğim.Çünkü olan olmuştur bir kere.Pişmanlık da değil olacak olan.Sadece Zerdüştün emriyle yıkanan bakirelerin günahlarıdır boyunlarını giyotine veren.Tercih edilmiştir istemeden.Dediğim gibi olan olmuştur.



"Tarihin birikmiş bakirelerini soyuyorum
terlemiş ellerimi gezdiriyorum göğüs uçlarında
kalçalarına saçlarına dudaklarına
dokunuyorum
incitmeden büyüyen urlarımın emriyle
yıkıyorum"




Şöyle ki cinsel konu hakkında da çok rahat konuşabiliriz.Ancak kişi ve ortama göre değişir.Ayıp denmesi toplumsal değerlerimizin bize yansımasıdır.Modern ve kültürlü türkiyeli bir aile hem aile içi hemde aile dışı ilişkilerinde bu "ayıp"konuları rahat bir şekilde tartışabilir.Ancak bazı savunma mekanizmaları geliştirmesi şartıyla tabiki.

Samimiyet.

İnanın insan erdemlerinden en önemsediğim ve değer verdiğim kavramlardan birisi sammiyet.Birçok konuda da ölçüt olarak aldığım bir duygu ve davranış özelliği.

Hani arkadaşlıklarımızı,dostluklarımızı genel olarak ilişkilerimizi değerlendirirken bazı özellikleri gözönünüde bulundurarak yani ölçüt alarak değerlendirmeler yaparız ya.İşte benimkisi de öyle.
İnsan kişiliği farklı davranışsal özelliklerini açığa çıkartıyor.


İlişkide samimiyetin gerçekleşmesi için belirli bir zamanın geçmesi elbette gerekiyor.Ancak bunu uzun veya kısa diye sınırlandırmamak gerekir.Çok kısa zamanda çok sağlam samimi ilişkiler kurulabilir.Çok uzun zamanda bırakın samimiyeti,arkadaşlıklar bile kurulamayabilir.Karşımızda ki kişinin samimiyetini ölçmek isteriz çoğu zaman.Bunu nasıl yaparız?İlk an çok önemlidir.İlk ağzımızdan dökülen kelimeler.Fakat her zaman ilk izlenim samimiyet konusunda bizi doğru yönlendirmeyebilir.

İşte ne güzel.

Samimiyetle,dürüstlük çok karıştırılır.Hadi biraz karıştıralım ne olur sanki tanrıların sıkıştığı zamanda tekrar alırız geri.Dostluklarımızı.


Dostlukla kalın.



Kürşat Ural


"bırak yaşamına şiir girsin"

Gerçeğin Zamanı


Koğuşun kırık penceresinden sırtıma vuran
soğuk kadar tehlikeli boğuk bir sese
kendimi verdiğimde uykum geliyor
ancak gelecek zamana ulaşamayan bir bedenin
uykusu
ışık sönünce
lekeli hayatımın
serüvenine sığındığım
gece yarıları

uykumun hep bir yerlerinde
senin yüzünle uyanıyorum
uzandığım
ve sevişerek çoğaldığım senle
geleceğimizi daha çok sevmeye
ve gerçeğin zamanını görmeye başlıyorum
kadınım
yaşama kendimle başlayıp seninle son vermek
bilmem ne kadar doğru bir tercih
belki de zamanın pençesinde ki zor bir av



üşüyorum ve hastayım
çaresiz bir çocuk kadar ağlamaklı
soğuk ranzamın üstünde bir kara bulut ürpertisi
düşlerimi bile
kana bulamış bir mevsimin içinde
sanki uzayıp ta bitmeyecekmiş bakışlarımı
birisi bozduğunda
uyanıyorum ve her günün akışına seninle dalıyorum
karışık ve sınırsız günlere alışmak
ne güzelmiş de
bir süre ertelemenin verdiği acı
onu siliveriyor ansızın


seni nöbetlemek kulübenin etrafındaki
voltalarda
soğuk rüzgarın sert çarpışlarında ovaladım
uyuşan parmaklarımı
bilsen ne zor tek başına
seni nöbetlemek gür ve boğuk bir sesle
alışamadım yokluğuna vazgeçilmezlerden daha yoğun
sevemedim son ayrılışımda seni
kendime saydığım küfürlerde boğuluyorum
acıyla nefrete bulanmış bir alınganlıkla
kısık bir sesle Nazım'ın şiirini
hecelerken
parça parça sarmaladığım sevdamla
sana uzanıyorum yüksekten
limanın gürültülü gemi ve makine sesleriyle


kadınım seni çok mu çok özlüyorum
uzun bir günün son saatlerinde

Kürşat Ural

"bırak yaşamına şiir girsin"

Kararıyor

Şiir serüvenime başladığım yıllar aklıma geliyor
üzülüyorum

onu ilk gördüğüm anı düşünüyorum
heyecanlanıyorum

okul günlerimi hatırladığımda
bir iç çekiyorum

yürüdüğüm sokaklar da
benim gölgem saklı kalmış

gecelerini unutamadığım Beyoğlu
yüzleri belli belirgin aklımda kalanlarla kararıyor

Kürşat Ural

"bırak yaşamına şiir girsin"

Öne Çıkan Yayın

My Greatest Passions: Literature, Poetry, and Art

  A lthough I am passionate about literature, art, and poetry, my wife is the biggest passion in  my life. In 1994, after I published the st...