11/26/2007

Şarap Tadında Bir Kadın



Yaramın kabuklarını kazıyıp
savuruyorum rüzgara
sevda zinciri oluşturan
cüzamlı ülke insanlarına
korkuyla beslenen
cellat suretleri işleniyor
aniden ayaklanan ölülerin sarkan etleriyle
parçalanıyor birlikte erdemli yanlarım
ve şair urlarını okşuyor
sakin yutkunuşlarıyla
sizleri bana ve sevdama kışkırtan
sisli geceleri
teker teker dokuyorum tezgahımda
işte benin yapımı
başlatıyor aşk serüvenini :
gece serin ve uykusuzluğunu almış üstüne
ayın üstünde izlenen seyirken yelkovan
sabaha uzatıyor suskunluğumu
beklemeden söykülerimin mırıltısını
avucunda sektirmeden beklettiği umutlarını
kırıntı kırıntı döküyor yeryüzüne
onun adını koyan
ben


uzun kuş bakışı gözlerimin keskinliğiyle
urlarımın büyümesine aldırış etmeden
anlatmaya çalışsam
onların bana hayranlığını
olmaz olur şeylerin ezikliğinde boş
en kayıtsız sıkıcı broşür laflamalarında
bol katıklı arkadaş sohbetlerinde
bilerek söylenen bakışların kendisi bile
olmaz olur şeylerin ezikliğinde boş
çalışsam didinsem karşılığı sen
yolculuğa çıkartıp
arkamdan beklesem yine ben
ardı ardına seviştiğim
tek tek parçalandığım
ben gibi



askıntı bir sessizlik üzerimde
aynıları giymişim üzerime
içi boğuk ter kokularını salan etrafına
acınası tinsel erkeklerle sevişen orospu
bağırsana artık yeterince uzak
kısa kısa bacaklarını kaldırsana yüzümden
korkularımı uzaklaştıramıyorum teninden
sevsem tenime zarar seni
itsem istemesem sevişkenliğimdem uzak
başkaları var desem yalansız bir istek
atılgan duyumlarımı üzerime yığsam
acınası bir halde oluyorum
adına işlediğim cinayetleri bile
aklımda tutamıyorum kadınım
birini tuttuğumda öbürü askıntı üzerimde
ukala serseriliklerden bir yudum daha
zehir kusmuklarda boğulan
ama beceremiyorum içimdekileri kusmayı
evet boşaltmayı yediklerimi
bir hayvan böğürtüsü halinde boşalmayı
ve ayrılmayı kadınım
çünkü aşklarımın uzantısı bir ülkedeyiz
sevişemiyoruz artık


kışkırtıcı şiirlerimin serüvenine
sığındığım gece yarıları
adını koyduğum bütün senleri
topladım urlarımda
kırıntılarını bile serpmedim et kokan
ayak üstü sevişme anlarımıza
tek vücut sevişken tenlerimizde
bastırdım susuzluğumu
utanmadım
sevişemiyoruz artıkları
unuttuğum anda uyandığım yatakta
vücudumu okşayan ellerin
ter kokularından
iğrendim onlardan
uzaklaştıramadım kendimden
ve senden



neyin zamanı gelmişse eğer oradadır
o kokladığın tenin zararsız imgesinde
onun adını koyduğum kelime oyunlarında
ister aynı coşkulu hareketlerin uzantısı
ister üzgün ışıkların aldatıcı sıkıntısı
vuruyor sözcükleri anlamı kopuk DÜNYAMA
akıtıyor kesik kesik
yürütüyor ıslak şarap tadında bir kadın
beyaz ürkekliğini bakışlarına süngülemiş
acılarımı şiirleştiren bir halde
asık suratla
nedir ki sevmenin son anında bıraktığı tat
uçucu bir aşkla perçinleşen
kederin izi
kurutuyor tenimin her şıkırtılı sonunu
hey! iyi insanlar sesleniyor size Zerdüşt
bırakma sakın kendini rüzgara
sonunu getiren insan saplantısı hastalıklara
dokunma uçup kendini bulamazsın soluk soluğa
bu kavganın orta bir yerinde
sevdiğim sana sesleniyorum
sakın uyuma sabahın zehir uzanışında
karşıma geç ve parçala
uçuşan sevda yarası türküleri

Kürşat Ural

"bırak yaşamına şiir girsin"

No comments:

Öne Çıkan Yayın

My Greatest Passions: Literature, Poetry, and Art

  A lthough I am passionate about literature, art, and poetry, my wife is the biggest passion in  my life. In 1994, after I published the st...