11/08/2007

Şiir Üzerine(II)

Şiir uzaklaşır, başkalaşır ve özgür kelimeleriyle, zıtlıkları veya çelişkileriyle tutsaklığını haykırır. Gerçek rengini çıplaklığıyla gösteremez.
Şiirin önemsendiği ve onun büyüklüğünün belirtildiği bir bütünlük içerisinde ki düşünce yumağı söyleme geçerse bu tespite inanmamak çok zor gerçekten.
“İnsanın kendi olmayı önemsemesi” diyor. Evet. Çok doğru.

Bilgi, bilinç, kavrama ve kendini bilme evrelerindeki başarı şiire gereken değeri vermekten geçer.

Ne güzel söylüyor şair:

“Şiirler bir dünya görüşünün kaynak metinleri değildir.”

“Şiir ayırıcı vasfının vezin, kafiye, mısra düzeni, musiki gibi biçime bağlı bir öğe olmadığını bilmemiz iyi olur. Musiki ve onu mümkün kılan bütün sanatlı sözler şiirin belkemiğini teşkil etseydi tıkanık, ayrıntılardan kurulu Divan Edebiyatını şiir için vazgeçilmez saymamız gerekirdi.”

İsmet Özel şiir ile düzyazı arasında ki ayıraç konusunda birçoğumuzun düştüğü yanılgıya dikkat çekmiş.

Kafiye, mısra düzeni ve dörtlük şeklindeki biçime bağlı özellikler şiirin merkezinde değildir. Düzyazıyla farkını ortaya koyan şiirin sadece biçimsel ayrılıklarını belirtmemiz yetmez.

Devam ediyor:

“Şiir yalnız düzyazıya değil, başka hiçbir sanata, hiçbir biçime, hiçbir eyleme dönüştürülemeyen bir anlatım biçimidir.”

Dil değişiklikleri yani dilin yapısını bozan değişiklikler dünya şirindeki yeni tecrübelerdir.

Şiir anlatım yollarıyla, dil yapısıyla ayrılır düzyazıdan.

Kapalı ifadeler, anlaşılmazlık şiir, açık ve yalın anlatımlı metinler düzyazıdır saptaması çok yanlış.

Şunu söyleyebilirim sanatsal birikim ne yazık ki bir gücün izin verdiği sınırlar çerçevesinde gerçekleşebiliyor, ülkemizde. Hayatın içindeki eşitsiz gelişim yasası elbette birçok alanı etkiliyor; sanat ve edebiyat dünyasında olduğu gibi. Ne yazık değil mi?

“Bu yüzden bir hikâye, bir roman zaman zaman özetlenebilir, bölümlere ayrılabilir veya en azından metni hep göz önünde tutmaksızın hakkında konuşulabilir. Oysa şiirde belli ve özgün mantık öylesine billurlaşmıştır ki metnin kendisi ancak bir şeydir, başka bir biçim içinde varlığını sürdürmez, başka kelimelerin bileşimine tercüme edilmez.”

Şiirde kendimize yakın bir şeyler bulduğumuzda onun evreniyle ve doğal olarak şairin evreniyle kaynaşırız. Bu istekle okuruz. İşte bu noktada diğer yazın sanatlarıyla ortak payda yakalasa da, şiir onların zıtlıklarından ayrılır. Çünkü şiirde birçok şey doğrudur.

“Sevmek sevdiği için korumak, sığınmak sığındığı için teselli olmak, hoşnutluğu aramak ve bu yüzden hoşnutları aramak insanlara çok yakışır. İnsan kendine yaraşan bu tutumları şiir okuyarak pekiştirebilir.”

Diyor İsmet Özel ve Kavafis’in aşağıdaki şiirini paylaşarak noktalıyor, bu bölümü okurlarıyla.
TANRININ ANTONIUS'U BIRAKMASIDIR

Birdenbire duyarsan gece yarısı
görünmeyen bir alayın geçtiğini
eşsiz ezgilerle, seslerle-
artık boyun eğen yazgına başarısız
yapıtlarına, tasarladığın işlere
hepsi aldanışlarla biten-
ağlamayasın boş yere.
Çoktan hazırmış gibi bir yiğit gibi
hoşça kal de ona, giden İskenderiye'ye.
Hele kendini aldatmayasın demeyesin:
bu bir düştü, kulaklarım iyi duymadı;
böyle boş umutlara eğilmeyesin.
Çoktan hazırmış gibi bir yiğit gibi
böyle bir kente erişmiş sana yaraşırcasına,
kesin adımlarla yaklaş pencereye,
dinle duygulanarak, ama
yanıp yıkılmalarıyla değil korkakların-
son bir kez, dinle doya doya ezgileri,
o gizli alayın eşsiz çalgılarını,
hoşça kal de ona, yitirdiğin İskenderiye'ye.

Ayrıca şiir ve şair konuşulmaz fikrine de katılmıyorum. Bence onlar konuşulmak, anlaşılmak, tartışılmak ve dolayısıyla düşündürmek için yaratılmışlar. Ayrıca şairler sandığınız kadar özel insanlar değiller. Sizin gibi benim gibi sıradan insanlar. Onları mitleştirmek çok anlamsız bana göre. Onlara belirli görev yüklenmemeli. Hele bunu yapan eleştirmenlere veya insanlara dayanamıyorum. Fazla uzatmayayım, şair ve şiirler elbette tartışılacaktır.

*Yazı devam edecek*Tırnak işareti içinde olanlar İsmet Özel'in Şiir Okuma Kılavuzu kitabından alıntılardır.
Kürşat Ural
"bırak yaşamına şiir girsin"

No comments:

Öne Çıkan Yayın

My Greatest Passions: Literature, Poetry, and Art

  A lthough I am passionate about literature, art, and poetry, my wife is the biggest passion in  my life. In 1994, after I published the st...