3/20/2008

Sizi de çekebilir.Size de çıkabilir*





*Ağustos/2006






Her an içinde bulabilirsiniz bu çemberin ve daraldıkça ağır bir sosyal yaralar açmaya aday bu gelişmelerin. Evet. O insan benim veya sizlerin kız kardeşi, kızı veya bir yakını olabilirdi.



Son zamanlarda meydana gelen gelişmeler üzerine insanlarda kaygılar çoğalmış, şüpheler ise had safhalara ulaşmıştır sanırım.



İlişkilerine şüpheyle yaklaşmalar, güven konusunda birtakım kaygılara yönelimler, ister istemez bazı kurgulara yöneltmiştir birçoğumuzu.



Evet. Gizli kamera çekimlerinden bahsediyorum. Hani son teknoloji yardımıyla fazla donanıma sahip olmadan, telefonlarla yapılan kamera çekimlerinden.



Sosyal hayatımızın ortasına bomba gibi düşen, ileride büyük yaralar açabilecek bu gelişmelerden bahsediyorum.



Önceki yıllarda, sanırım yaklaşık on yıl önceydi, toplumumuzda şiddet içerikli ve bazı sınıfları sinirlendiren realty showlar vardı, görsel medyamızda.



Hatta gizli kameralarla çekilen görüntülerle desteklenmiş haber programlarıydı onlar.



Çoğunda da, alenen çekilen görüntülerle. Uzun bir süre meşgul etmişti, hayatımızı.



Şimdide, Susurluk olayı ile yarışacak konuma getirilen ‘Gamze Özçelik’ skandal görüntü olayı.



Daha sonra, gazete ve dergilerde yazıp çizilen, görsel medyada da iyice cılkı çıkan, bu gelişmeler.



İster istemez, beni bu konuda yazmaya itti, bu olanlar. Sakın kendimizi dışında görmeyelim, bu olanların ve olabileceklerin.



Her an içinde bulabilirsiniz bu çemberin ve daraldıkça ağır sosyal yaralar açmaya aday bu gelişmelerin.



Cinsellik, bizim toplumumuzda uzun yıllardır bastırılmış, kısıtlanmış bir olgu oldu hep.



Freud’un tespitinde de olduğu gibi, bireysel olarak bilinçaltındaki bu bastırılmışlığın sonucu ortaya çıkacak sosyal hastalıkların bizzat ispatı, bizdeki bu gelişmeler.



Yani aslında, birçok psikologun tespitlerini, bilimsel gerçeklerini haklı çıkardı, bütün bu olanlar.



Eşini ve sevgilisini gizlice çekerek kayıt edip, kendi fantezi dünyasında yolculuğa çıkanlar, kameralı cep telefonlarıyla sokakta insanları çekenler, danışıklı dövüşle fotoğraf ve kamera çekimleri yaparak teknolojinin nimetlerinden faydalanarak farklı sektörlere yelken açanlar.



Ne demeli? Ne yapmalı?



Şimdi amacım, sizlerin kaygısını çoğaltmak değil elbette.



Ancak bir tehlike sinyali vermek istiyorum, buradan.



Sizi de çekebilirler, bu kötü piyango size de çıkabilir.



Öyle ki olayların gündemimizi meşgul edecek düzeyde böyle gündelik hayatımıza girmesinin başlıca temel nedeni, o ‘tecavüz’ görüntülerinin dağılıp saçılması, ortalığa.



Çok iğrenç bir olay. Yapılan ve gerçekleştirilen bu olayın, hiçbir kimse tarafından tasvip edilemeyeceği de kesin. Zaten bu konu üzerinde yazıldı ve çizildi.



Her ne olursa olsun bu bizim toplumsal bir yaramızdır. Bununla, hem bireysel ve hem de toplumsal savaşımızı vermeliyiz, mutlaka.



Peki. Suçlu kim?



Toplum ve yerleşmiş değer yargılarımız mı?



Yani hep oflanır puflanırız ya yanlışlardan sonra hatalardan sonra pişmanlıklardan sonra.



Bunu tespit etmek benim görevim değil. Ancak şu var ki toplumları yanlışlıklara iten bazı güçler vardır ki. Anladınız ne demek istediğimi.



Toplumsal hayatımızda medyanın gücü, yadsınamaz kesinlikle.



Yazılı veya görsel basının gücünü kimse küçümseyemez.



İstense bazı gelişmeler engellenebilirdi. En azından bir insanın onuru, böyle ayaklar altına alınıp ezilmeyebilirdi.



Evet. O insan benim veya sizlerin kız kardeşi, kızı veya bir yakını olabilirdi.



İsteselerdi, bu kadar yayılmasını engelleyebilirlerdi.



Gerçekten biraz onurlu olup, basın yayın ilkelerine uyulsaydı.



Belki de. Sizce de öyle değil mi, değerli basınımız ve Livane okurları?

No comments:

Öne Çıkan Yayın

My Greatest Passions: Literature, Poetry, and Art

  A lthough I am passionate about literature, art, and poetry, my wife is the biggest passion in  my life. In 1994, after I published the st...