ölümün rengi beyaz
uçurtmamın üstüne yazdığım
şiirden daha hafif
kum tepesinin üstünden okula kadar
uçan uçurtmanın içindeydim o gün
süzüle süzüle indik okul bahçesine kadar
inandıramadım kimseye
içinde olduğuma
kimse inanmadı köyde mal otlattığıma
köyden şehre şehirden köye
uçakla gittiğime sonra öğrendim ki
köylülüğü öldürmek lazım
nasıl bir ölüm
bizim için rengi siyah
Kürşat Ural
"bırak yaşamına şiir girsin"
“Livane” is the name of a place there. A local name that does not touch the ears of most of us. We will talk about Livane, which we know. Livane means a distant city… A city where no one knows precisely where it is and what its borders are… We have something to say; we take it, and we appear. We will aim to transfer this sound from your ears to your heart.
11/27/2007
Bizim Adamın Öyküsü
Tanıdığım yüzler tazeleyemiyor bedenimi
halbuki tamda tersi olmalıydı sarsmadan
bildiğim bir gerçeğin yansıması o solgun ürkeklikte
kendisini hiç de bulamayan korkak ve kesik
ayrılmaların sonuçsuz eksikliğinde sevişmesiz anlarım
Öyle söylemeliyim ki tadına varmalı aşk orucundakiler
aşkın sonu ölümdür beklenen ve bilinen
yolculuklara çıkartmalı sevginin bahar olmadığı coğrafyalara
kesin bir iç çekişi süslemeden uzaklaşmalı
nereye gittiğini bilerek nedensiz solumalı yeni yaşamı
Bir yaşamın sonuna geldik istemeden
acı öyle hızlı kapatıyor ki yaralarımı
yenisini açmak hırsını daha da körüklüyor bedenim
ama bu da dokunulunca titreyen bir ten
kendini taşıyamaz bir kere ağlamadan
Gözyaşıyla tuz basar yaralarına tazelensin diye
çünkü istiyor tazelenmek kendi kendine
bir sürüngen gibi yatağında hareketsiz
işte ! ölüm geldi ve buldu bizim adamı odasında
Kürşat Ural
"bırak yaşamına şiir girsin"
halbuki tamda tersi olmalıydı sarsmadan
bildiğim bir gerçeğin yansıması o solgun ürkeklikte
kendisini hiç de bulamayan korkak ve kesik
ayrılmaların sonuçsuz eksikliğinde sevişmesiz anlarım
Öyle söylemeliyim ki tadına varmalı aşk orucundakiler
aşkın sonu ölümdür beklenen ve bilinen
yolculuklara çıkartmalı sevginin bahar olmadığı coğrafyalara
kesin bir iç çekişi süslemeden uzaklaşmalı
nereye gittiğini bilerek nedensiz solumalı yeni yaşamı
Bir yaşamın sonuna geldik istemeden
acı öyle hızlı kapatıyor ki yaralarımı
yenisini açmak hırsını daha da körüklüyor bedenim
ama bu da dokunulunca titreyen bir ten
kendini taşıyamaz bir kere ağlamadan
Gözyaşıyla tuz basar yaralarına tazelensin diye
çünkü istiyor tazelenmek kendi kendine
bir sürüngen gibi yatağında hareketsiz
işte ! ölüm geldi ve buldu bizim adamı odasında
Kürşat Ural
"bırak yaşamına şiir girsin"
Zaman Dursun
"Doktor Faust şeytanla yaptığı pazarlıkta 'şimdi zaman dursun' diyecek kadar mutlu olup 'zaman dursun' dediğinde ruhunu şeytana satacaktır.Siz nasıl bir anda zaman dursun' derdiniz." *
Hangi istek ve arzunuz için 'zaman dursun derdiniz diye soracağım.
En zeki, en zengin, en mutlu, en güvenilir, en çılgın, en dürüst, en başarılı insan olabilmek için. Yaşamımızda ki bu enleri çoğaltabiliriz elbette.
İsteklerimiz bizim vazgeçilmezlerimizdendir. İstek ve arzularımızı gerçekleştirme yolunda yapamayacağımız şey yoktur. Bu çabalarımız bazen bizi olumsuzlukların ortasına sürükleyebilir. Bazen de mutlu anlarımızın çoğalmasına da sebep olabilir.
İsteklerimi gerçekleştirme ve yaşamımda olağan ve sürekli artan bir gerçek olma heyecanını hiçbir zaman yitirmedim. Herkese de tavsiye ettim olabildiğince. Etmeye devam edeceğim. Çünkü bunlar yaşamım boyunca kimi zaman içini düştüğüm gayya kuyusundan beni çekip alabilecek güce sahip değerler yaratabilen bir evreni oluşturuyor.
Gerçek, dokunulabilen, hissedilince sevilebilen, şeytana kafa tutabilen, başkaldıran, aşkı ve acıyı içinde biriktirip gerektiğinde kusabilen, şiddeti içinde beslemeyen, saldırgan duyumları yok edebilen bir evren.
Severek ve sevilerek çoğaldığımız bir evren. Savaşta kaçınılmaz oluyor şeytanla ne yazık ki. İsteklerimizin benin yapım sürecinde karşımıza kurtulmaya çalıştığımız bazı engeller çıkardığı doğrudur. Bütünüyle yok etmek! Kurtulmaya çalışmamız gereken bazı isteklerimizin bizi götüreceği olumsuzluklardır.
Dış ve iç evrenimizin ihtiyaçlarını ne olursa olsun kısıtlamanın, azaltmak veya çoğaltmak şeklinde müdahale etmenin ne gereği var. Özgür bırakmalı. Onları kontrol altında tutarken azaltmak yerine dengelemek asıl önemli olan. Etki ve tepki. Hem ben olgusuna hem de çevre ve çevremizdekilere yansımasına dikkat edilmeli. İsteklerimiz kendini bilen insanın en önemli gerçeğidir.
Kürşat Ural
"bırak yaşamına şiir girsin"
11/26/2007
Cüce ve Çocuk
Adı soğuk ve iç gıcıklayıcı bir tahta
içi pıhtılaşmış kısık bir cüce ayağı
nedir ki durmak karşısında ağır ve titrek
sorunca bir çocuğa o parkı
parmağının ucuna çevirmek umutsuz bakışları
ardı sıra aynı kırıntı takipli sıkıntı
bir sözcük ama arkası kesik bir tüy hafifliği
yaşamın askıya alması mekanik düşleri
sıkı bir tütün tarlasında
çapa vuran kadınların arkasındaki çocuklar
çocukların öykü dünyasına uzatıyorum modellerimi
Acı - kan karınların bağırtı sözcükleri
isyanı derinleştiren küçük DÜŞLERİMİZ
niye ki ben orada ve şimdi
koca bir vücudu çatlatan
ikilem miladının tarihi berraklığı
su içinde ayrışmayan - pislik olan - birikimli ikilem
acaba mı yoksa yarını anlatan
düşlerimiz mi şimdi gerçek olan
Adı soğuk ve iç gıcıklayıcı bir demir
düşler sıkıntılarında değil ki çocukların
cücenin ve parkın
u-z-u-n mu u-z-u-n
toprağa basan ayaklarına uzattığı elleri
değil ki senin rahatsız özlemin
kesit kesit umutlarına köprü kursun
gördüklerim gördüklerinize uzanan
bostan korkuluğu gibi elleri tahta
elbisesi çocuk düşleri
elini kesmiş çocuk
adı geçen soğuk ve iç gıcıklayıcı demirle
d-ü-ş-ü-n-m-ü-ş
içi pıhtılaşmış kısık bir cüce ayağını
susmuş sonra
yürümüş
parkı gösteren gözlerinin keskinliğiyle
adına parkın cüce korkuluğu dediği düşlere
sıklaştırmış adımlarını
Kürşat Ural
"bırak yaşamına şiir girsin"
içi pıhtılaşmış kısık bir cüce ayağı
nedir ki durmak karşısında ağır ve titrek
sorunca bir çocuğa o parkı
parmağının ucuna çevirmek umutsuz bakışları
ardı sıra aynı kırıntı takipli sıkıntı
bir sözcük ama arkası kesik bir tüy hafifliği
yaşamın askıya alması mekanik düşleri
sıkı bir tütün tarlasında
çapa vuran kadınların arkasındaki çocuklar
çocukların öykü dünyasına uzatıyorum modellerimi
Acı - kan karınların bağırtı sözcükleri
isyanı derinleştiren küçük DÜŞLERİMİZ
niye ki ben orada ve şimdi
koca bir vücudu çatlatan
ikilem miladının tarihi berraklığı
su içinde ayrışmayan - pislik olan - birikimli ikilem
acaba mı yoksa yarını anlatan
düşlerimiz mi şimdi gerçek olan
Adı soğuk ve iç gıcıklayıcı bir demir
düşler sıkıntılarında değil ki çocukların
cücenin ve parkın
u-z-u-n mu u-z-u-n
toprağa basan ayaklarına uzattığı elleri
değil ki senin rahatsız özlemin
kesit kesit umutlarına köprü kursun
gördüklerim gördüklerinize uzanan
bostan korkuluğu gibi elleri tahta
elbisesi çocuk düşleri
elini kesmiş çocuk
adı geçen soğuk ve iç gıcıklayıcı demirle
d-ü-ş-ü-n-m-ü-ş
içi pıhtılaşmış kısık bir cüce ayağını
susmuş sonra
yürümüş
parkı gösteren gözlerinin keskinliğiyle
adına parkın cüce korkuluğu dediği düşlere
sıklaştırmış adımlarını
Kürşat Ural
"bırak yaşamına şiir girsin"
Şarap Tadında Bir Kadın
Yaramın kabuklarını kazıyıp
savuruyorum rüzgara
sevda zinciri oluşturan
cüzamlı ülke insanlarına
korkuyla beslenen
cellat suretleri işleniyor
aniden ayaklanan ölülerin sarkan etleriyle
parçalanıyor birlikte erdemli yanlarım
ve şair urlarını okşuyor
sakin yutkunuşlarıyla
sizleri bana ve sevdama kışkırtan
sisli geceleri
teker teker dokuyorum tezgahımda
işte benin yapımı
başlatıyor aşk serüvenini :
gece serin ve uykusuzluğunu almış üstüne
ayın üstünde izlenen seyirken yelkovan
sabaha uzatıyor suskunluğumu
beklemeden söykülerimin mırıltısını
avucunda sektirmeden beklettiği umutlarını
kırıntı kırıntı döküyor yeryüzüne
onun adını koyan
ben
uzun kuş bakışı gözlerimin keskinliğiyle
urlarımın büyümesine aldırış etmeden
anlatmaya çalışsam
onların bana hayranlığını
olmaz olur şeylerin ezikliğinde boş
en kayıtsız sıkıcı broşür laflamalarında
bol katıklı arkadaş sohbetlerinde
bilerek söylenen bakışların kendisi bile
olmaz olur şeylerin ezikliğinde boş
çalışsam didinsem karşılığı sen
yolculuğa çıkartıp
arkamdan beklesem yine ben
ardı ardına seviştiğim
tek tek parçalandığım
ben gibi
askıntı bir sessizlik üzerimde
aynıları giymişim üzerime
içi boğuk ter kokularını salan etrafına
acınası tinsel erkeklerle sevişen orospu
bağırsana artık yeterince uzak
kısa kısa bacaklarını kaldırsana yüzümden
korkularımı uzaklaştıramıyorum teninden
sevsem tenime zarar seni
itsem istemesem sevişkenliğimdem uzak
başkaları var desem yalansız bir istek
atılgan duyumlarımı üzerime yığsam
acınası bir halde oluyorum
adına işlediğim cinayetleri bile
aklımda tutamıyorum kadınım
birini tuttuğumda öbürü askıntı üzerimde
ukala serseriliklerden bir yudum daha
zehir kusmuklarda boğulan
ama beceremiyorum içimdekileri kusmayı
evet boşaltmayı yediklerimi
bir hayvan böğürtüsü halinde boşalmayı
ve ayrılmayı kadınım
çünkü aşklarımın uzantısı bir ülkedeyiz
sevişemiyoruz artık
kışkırtıcı şiirlerimin serüvenine
sığındığım gece yarıları
adını koyduğum bütün senleri
topladım urlarımda
kırıntılarını bile serpmedim et kokan
ayak üstü sevişme anlarımıza
tek vücut sevişken tenlerimizde
bastırdım susuzluğumu
utanmadım
sevişemiyoruz artıkları
unuttuğum anda uyandığım yatakta
vücudumu okşayan ellerin
ter kokularından
iğrendim onlardan
uzaklaştıramadım kendimden
ve senden
neyin zamanı gelmişse eğer oradadır
o kokladığın tenin zararsız imgesinde
onun adını koyduğum kelime oyunlarında
ister aynı coşkulu hareketlerin uzantısı
ister üzgün ışıkların aldatıcı sıkıntısı
vuruyor sözcükleri anlamı kopuk DÜNYAMA
akıtıyor kesik kesik
yürütüyor ıslak şarap tadında bir kadın
beyaz ürkekliğini bakışlarına süngülemiş
acılarımı şiirleştiren bir halde
asık suratla
nedir ki sevmenin son anında bıraktığı tat
uçucu bir aşkla perçinleşen
kederin izi
kurutuyor tenimin her şıkırtılı sonunu
hey! iyi insanlar sesleniyor size Zerdüşt
bırakma sakın kendini rüzgara
sonunu getiren insan saplantısı hastalıklara
dokunma uçup kendini bulamazsın soluk soluğa
bu kavganın orta bir yerinde
sevdiğim sana sesleniyorum
sakın uyuma sabahın zehir uzanışında
karşıma geç ve parçala
uçuşan sevda yarası türküleri
Kürşat Ural
"bırak yaşamına şiir girsin"
Subscribe to:
Posts (Atom)
Öne Çıkan Yayın
My Greatest Passions: Literature, Poetry, and Art
A lthough I am passionate about literature, art, and poetry, my wife is the biggest passion in my life. In 1994, after I published the st...
-
Çengelköy İskelesi 45x60 Göksu 50x70 Beykoz Koyu 52x71 Beykoz Koyu 40x60 Beşiktaş İskelesi 45x60 DEVAM EDECEK...
-
LİVANE KÜLTÜR GÜNCESİ RADYO PROGRAMI Program Adı: “Livane Kültür Güncesi” Radyo Programı ProgramTanıtımı(Özet ): Yaklaşık iki yıldır http://...