4/19/2007

Livane Kültür Kış-2007 4.sayısı yayında



http://www.livane.org/


Katledilişinin üstünden çok zaman geçti. Çok fazla söz söylemek istemiyorum.

Gazeteciler Cemiyetinin araştırmasından okuyorum ve Hrant Dink’le birlikte öldürülen gazeteci sayısı 61.

Yıllar önce Bengisu Edebiyat Dergimizin Ön sözünde bir yazı yazmıştım Gazeteci cinayetleri üzerine.

“Onlarca kalemi kırdınız olmadı. Olmayacak.” Diye bitirmiştim yazımı.

Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Metin Göktepe ve aklıma gelmeyen onlarca gazetecimiz. Şimdi de Hrant Dink.


İsmail Cem’i kaybettik Ocak ayında. Hrant Dink’i de. Şöyle geçmişe doğru baktığımızda bu ocak ayında önemli insanlar hayata veda etti ve ayrıldı aramızdan.

Ne denilebilir ki?


Nişantaşı Kafelerinde Safari!

2006 yılını bitirdik ve yeni yılda kış-2007 4.sayımızla birlikteyiz yine. Nasıl bir yıldı diye sorduğumda kendime ilk önce tabiî ki Livane Kültür’ün 2005 de başlayıp 2006 ya sarkan serüveni aklıma geliyor. Livane Kültür’ün 4. sayısına yazı yazıyorum ki bu beni çok mutlu ediyor.

Bu sayımızda “Kadına Yönelik Şiddete Son”, ”Engelleri Kaldıralım”, “Köy Kütüphaneleri Projesi” Kampanyalarına bizde elimizden geldiğince destek vermek istedik. Sizleri de bu kampanyaya destek vermeye çağırıyoruz.


Sonra Edebiyat ve Kültür Sanat Dergilerine de yerimiz elverdiğince Livane Kültür de yer vereceğiz. Çok klasik olacak ama çorbada bizimde tuzumuz olsun istedik.

Artık her sayıda Livane Kültür Yazar kadromuzun ve katkıda bulunanların ürünlerine tek tek değinmek yerine sizi içeriğimize davet edeceğim ve her köşedeki üretimlerden kendinizden bir şey bulacağınızı söylemekle yetineceğim.


Sinir oluyorum notlarına devam.

Ne yapacaklarını şaşırdılar. Yazacak bir şey bulamayınca birbirlerine sataşıyorlar.

Böylece görev tamam.

Gazete köşe yazarlarından bahsediyorum tabiî ki. Artık son günlerin modası oldu gazete sayfalarında birbirine yazı yazan, laf atan, eleştirinin boyutunu değiştirip yeni renkler katan büyük gazete köşe yazarları. Yıllardır süregelen bir durum elbette. Ancak yeni kuşak köşe yazarları bu işin tadını kaçırdı.

Kişisel kavgalarını gitsinler mekanlarında yapsınlar. Yapıyorlar da sanırım.

Nişantaşı Cafelerin de safari.

Livane Kültür ilk sayımızda “Sizi de çekebilir, size de çıkabilir” başlıklı yazımda bahsettiğim Gamze Özçelik’in başına gelenler yargı sürecinde nihayet karar verildi geçtiğimiz aylarda hepiniz okumuşsunuzdur gazetelerden.

Ayşe Arman’ın yazılarını okurum ve yazdıkları bazı noktalarda ilk defa onunla aynı paralelde düşündüğümüz oldu. Şaşırdım gerçekten Ayşe Arman’a bu düşüncelerinden dolayı.

Ancak en son yarışma programındaki jüriliği ve davranışları Ayşe Arman gerçeğini net olarak gözler önüne serdi galiba.

Şundan bahsetmeden edemeyeceğim. Gamze Özçelik hakkında bu olaydan sonra tamamen değiştiği eski hali yerine çok farklı bir Gamze Özçelik olduğunu söylemişti. O değişimi anlatırken de o nasıl benzetmeler doğrusu Ayşe Arman.

Karar konusunda insanların internette ki yorumları da ilginç evet. Ancak bu konuda neden kaygılanıyorsunuz ki. Bunu zaten kendi köşesinde her zaman malzeme yapmıyor musunuz?

Ayşe Arman bırakında olsun artık. Böyle bir lanet olayı kim yaşarsa yaşasın yaşamının dönüm noktası olur ki kendisi büyük bir cesaretle bu olayın üstüne gitmiş ve mücadelesini kazanmıştır.

Kültür A.Ş. İstanbul da ki sanat severlere bir hizmet sunuyor aşağıdaki adresten.

http://www.kultursanat.org/yayinlar/12.2006.html


Sinir oluyorum yazılarına devam edeceğim. Magazin kirlenmişliği üzerine de.

Papa aylar önce ülkemizi ziyaret etti ve gitti. Ne oldu? Olan yine vatandaşa oldu. Sana bana. Tabana kuvvet. Papanın İstanbul da kaldığı yer evime yakın olduğu için o bölgede oturan binlerce insan gibi bende etkilendim, nasibimi aldım papanın ziyaretinden. İki akşam iş çıkışı Unkapanı-Kurtuluş hattında yürü babam yürü. Neyse ki havalar yağışlı değildi yoksa herkes mahvolmuştu yollarda. Sabah işe gelişi anlatmıyorum oda cabası.

Gitti ve kurtulduk bu çilekeşli günlerden.


İşyerinden eve gelirken otobüste bazen yanımda oturan kişinin okuduğu gazeteye ister istemez gözüm ilişir. Bir çoğumuz yaparız değimli bunu. Her neyse. Hani şu magazin yazarlarının en popüler olanının köşesi o sayfada vatandaş. Bende bakıyorum. Nişantaşı’nda ki cafe, bar, restaurant ziyaretleri ve tanıtımları, sonra ‘Dondurmam Gaymak’ kötü bir film saptamalı yazısı çok önceleri. Artık medya için sıradan vatandaş malzemelikten çıktı yeni bir moda başladı ünlüler arasında. Jüri üyelikleri. Bırakın bence bunları hanımefendi bırakın. Hem köşesi var hem bir kanalda programı. Şimdi de program jüriliği. Oh gel keyfim gel. Sorsan yılların gazetecileri. Ama artık yeter!!!

Yeter artık bu magazin kirletmişliği!!

Birde RTÜK kaldırdı ya şu saçma sapan programları. Kadın programlarından bahsediyorum. Ne güzel onlardan da kurtulduk. Sinir oluyorduk.

Fazla uzatmayayım sizde bir an önce Livane Kültür sayfalarımızda yolculuğunuza başlayın. Gelecek sayımızda buluşmak üzere.


Kürşat Ural

Livane Kültür Editörü

No comments:

Öne Çıkan Yayın

My Greatest Passions: Literature, Poetry, and Art

  A lthough I am passionate about literature, art, and poetry, my wife is the biggest passion in  my life. In 1994, after I published the st...