3/04/2008

Üç Kısa Oyun*

*Dramatik Yazarlık kursu ödevidir.


I-“Külhanbeyi, sevdiği kıza şık bir hediye almak için alışveriş merkezine gider.”

II-“Öğrenci, hocasına ilanı aşk etmek için bir randevu ayarlamıştır.”

III-“Okuldan kaçan üç kolejli kız yağmurdan korunmak için sırılsıklam kahvehaneye girmiştir.”



I-“Külhanbeyi, sevdiği kıza şık bir hediye almak için alışveriş merkezine gider.”

BİRİNCİ PERDE
Birinci Bölüm

(Saffet semtlerine yakın; yeni yapılan alışveriş merkezinde dolanmaktadır. )

SAFFET-İki saattir alışveriş merkezinde deli gibi dolanıyorum. Hala bir mağazaya girip de Zelihaya bir şey bakamadım yahu. Mahalleden çocuklardan biri şu köşeden çıksa görse beni ne derim ona bilmiyorum vallahi.

(Arkasından bir ses duyar. Seslenen komşularının en büyük kızı Zeynep’tir)

ZEYNEP-Saffet abi merhaba. Sen alışveriş merkezine gelir miydin? Ne yapıyorsun burada tek başına?

SAFFET-Eeeee.Şey ya.Bizim Ercü var ya.Hatice’nin abisi.O söyledi.Buraya piyango çekilişi için 75 model mustang otomobil getirmişler.Ona bakmaya geldim.Bilirsin eski otomobillere bayılırım.

ZEYNEP- Hıııı.Evet.Biraz önce bende gördüm. Kırmızı bir otomobil üst katta. Muhteşemdi. Yakışıklı prens ve prensesini bekliyor.

SAFFET: Gördüm şimdide gidiyordum seninle karşılaştık.

ZEYNEP- Çıkış bu tarafta değil Saffet abi sen ters yönde dolaşıyorsun. Şu taraftan gideceksin.

( Saffet ile Zeliha ertesi gün mahallenin muhallebicisinde öğlen buluşurlar.)

İkinci Bölüm

SAFFET-Zeliha kız sen bizim mahallenin…Yok ya bizim semtin…Yok yok İstanbul’un en güzel kızısın biliyor musun?

ZELİHA-Mahallenin en sert ve mert delikanlısının ağzından çıkan bu iltifatlar beni şaşırtmadı değil. Teşekkür ederim Saffet.

(Muhallebi siparişlerini verirler. Zeliha gülümser.)

ZELİHA- Zeynep dün seni alışveriş merkezinde görmüş. Sen gitmezdin öyle yerlere.

Saffet:Öhhhö!Öhhö!

(Zeliha ayağa kalkar ve Saffetin sırtına vurur.)

ZELİHA-Maşallah.Maşallah.Al bir bardak su iç.

SAFFET- Kıza bak hele. Hemen ulaştırmış haberi. Neyse. Neden orada olduğumu da söylemiştir sana. Durur mu onun ağzında bakla hiç?

ZELİHA-Yok canım o kadarda sormadım. Günün sürprizi kaçmasın? Demi?

(Saffet cebinden kutu ile bir zarf çıkartır.Masaya Zelihanın önüne koyar.)

SAFFET-Ben böyle duygusal anlarda nasıl konuşulur bilmem. Öyle süslü laflar söyleyemem. Geçen yılda iki kelimeyi bir araya getirememiştim biliyorsun.

ZELİHA-Evet. Duygularını şatafatlı sözlerle dile dökemeyen ancak yüreği çok zengin bir erkeksin sen. Bu yüzden sevdalıyım ben sana Saffet. Seni çok seviyorum ben.

SAFFET-…

(Paketi ve zarfı açar.)

ZELİHA-Canım benim. Eminim ki çekilişteki o eski model mustang otomobil bizim bilete çıkacak. Çıkmazsa bile seninle birlikte kazanır o çok sevdiğin mustang otomobili alırız değil mi?

SAFFET-Evet Zeliham. Evet.


II-“Öğrenci, hocasına ilanı aşk etmek için bir randevu ayarlamıştır.”

BİRİNCİ PERDE
Birinci Bölüm

(Üniversite anfisin de Aslı ve Melih göz göze gelirler.)

MELİH-Hocam kusura bakmayın. Otobüsü kaçırdım. Ama son anda dersinize yetişebildim, girebilir miyim?

ASLI- Tamam Melih oturabilirsin yerine.

(Arka sıraya oturur.)

MELİH-: Çıldıracağım ya.Nerede söylesem onunla konuşmak istediğimi acaba?Ben ilk defa kendimi böyle aciz hissediyorum bir kadın karşısında.Üç buçuk yıl boyunca bir çok kızla çıktım okuldan.Ama şu beş aydır ne yapacağını bilmez vaziyette şaşkın şaşkın okula gelen,bir kızla bile çıkamayan,sabahlara dek bir kadını düşünen adam olup çıktım.Olamaz böyle bir şey.Tanrıııııııım.

ASLI- Melih sen dersi dinlemiyorsun galiba. Bir sorun mu var?

MELİH-Yok hocam.Bir sorun yok.

(Ders biter, Aslı bütün öğrencileriyle mezuniyet töreninde buluşmak üzere vedalaşır.)

MELİH- Aslı. Bir dakika.

ASLI- Melih odama gel orada konuşalım. Olur mu?

MELİH-…

İkinci Bölüm

(Beş dakika sonra Aslının odasının kapısını çalar.

MELİH- Girebilir miyim?

ASLI- Sormana gerek var mı Melih? Ben davet ettim seni odama. Biliyorum her şeyi. Bana ne söyleyeceğini de.

MELİH Ama…

ASLI- Biraz önce beni ismimle çağırman. Hocam dememen.Sonra ilk derste ve sonraları bir çok derste yaptığın gibi son anda derse yetişmeler. Ben dersi anlatırken anlattıklarımı dinlememen.Bakışlarını benden ayırmaman.Hep beni dikkatli gözlerle takip etmen.Bu ilgi alakanın sebebini ilkokul çocuğu bile anlar bu kadar zamanda. Müsaade et anlayalım ? Değil mi?

(Aslı gülümser.)

MELİH-Aslı ben sana söyleyecektim.Sana deliler gibi aşık olduğumu.Bu aşk kendimi tanımaz hale getirdi beni.Kendime şaşmam bir şey değil,bütün arkadaşlarımda son aylardaki halime inanmıyorlar zaten.Bu sen olamazsın diyorlar.Hayatta böyle şeylerde geliyormuş insanın başına.

ASLI-Hiç düşündün mü?

MELİH-Neyi?

ASLI-Bana olan ilginin karşılığı olamayacağını?

MELİH-Demek öyle.Bu aşk tek taraflı öylemi.

ASLI-Evet

MELİH-Bu kadar kesin yani.Bana hiç mi ilgi duymadın?

ASLI-Senden hoşlanmadığımı söylemedim.Belki aylardır senin bana olan duygularını anladım evet.Bunu birçok defa düşündüm.İlk başlarda kabul etmesem de sonraları bende senden hoşlandığımı fark ettim.

MELİH-O zaman neden karşılığı olamaz bu aşkın söyler misin?

ASLI-Olamaz Melih.Çünkü ben evliyim.Ve eşim altmış gündür komada.Makinelere bağlı olarak yaşam mücadelesi veriyor.Bunu bilemezsin.Kimse bilemez.Üniversite yönetiminden rica ettim kocamın bu durumunun kesinlikle okulda konuşulmamasını.Onlarda sağolsun beni kırmadılar.Diyeceksin ki kocanın bu durumunda bile bana nasıl ilgi duydun.Nasıl yaparsın bunu.Kocam Mehmet’le kavga etmiştik o gün.Evliliğimizde iyi gitmiyordu zaten.Telefonla en son tartışmamızdan sonra ona boşanmak istediğimi söyledim.Oda arabasına atladığı gibi bana geliyordu.Trafik kazası geçirdi.O günden beri komada.

(Aslı ağlamaya başlar.Melih aslıya sarılır.)


III-“Okuldan kaçan üç kolejli kız yağmurdan korunmak için sırılsıklam kahvehaneye girmiştir.”

BİRİNCİ PERDE
Birinci Bölüm

DİLARA-Kızlar şuradaki kahvehaneye girmekten başka çaremiz yok gibi gözüküyor.Baksanıza yağmur çok şiddetlendi.Cem’i yarın bir kaşık suda boğacağım görürsünüz.Bizi bu yağmurlu havada hem de bu izbe bir yerde arabadan atmasının hesabını verecek.

ŞULE-Dilara sende çok üstüne gittin Cem’in.Çok sinirlendirdin çocuğu.Bak sana sinirini hem senden hem de bizden çıkartmış oldu bizi burada bırakarak.

FİLİZ-Evet yaa.Gerçekten.Ne güzel eğlenecektik hep birlikte.Kız Şule Cemin arkadaşı ne tatlı çocuk tu dimi.

DİLARA-Hadi hadi çeneniz düştü.Sırılsıklam olduk siz hala durmuş günün kritiğini yapıyorsunuz.

(Karşı kaldırıma geçer ve kahvehaneden içeriye girerler.)

HIZIR-Salih ağabey davetsiz misafirlerimiz var.

SALİH-Hızır!Hadi masaları sula daha bakkala çay götürecen.Oyalanma.

HIZIR-Tamam da bu yağmurda nasıl götürürüm çayları baksana kızlar bile buraya sığındılar.

SALİH-Kızlar sizin ne işiniz var burada.Yolunuzu şaşırdınız galiba.

DİLARA-Efendim kusura bakmayın dışarıda çok yağmur yağıyor.Bizde buraya girdik mecburen.Bir mahsuru yoksa yağmur dinene kadar burada kalabilir miyiz?

SALİH-Kalın kızım ne mahsuru olacak.

DİLARA-Teşekkürler efendim.

SALİH-Geçin şöyle oturun.Hızır koş oğlum hem bakkala çayları götür hem de selpak al birkaç tane gel hemen.

HIZIR-Ah Salih abi ah.Bu yağmurda yine gönderdin ya beni.

SALİH-Koooş Hızır gibi yetiş.Hehehehe.

(Kızlarda gülüşürler aralarında.

Birazdan Hızır gelir uzatır selpakları kızlara)

HIZIR-Buyurun kızlar.Çok ıslanmışsınız.Kurulanın.

SALİH-Hızır rahat bırak kızları bakayım.Eveeet.Siz buranın insanı değilsiniz.

(Kahveye mahallenin yakışıklı delikanlısı Samet ve iki arkadaşı girer.
Kapıya başlarını çeviren kızlar aralarında sesli bir şekilde gülüşürler. Filiz Şuleyi dürterek sessizce.)

FİLİZ-Kız Şule şu giren çocuğa baksana ya.Ne kadar yakışıklı değimli?Ne dersin Cemden daha yakışıklı değilmi?Baksana şu boya posa yürüyüşüne.

DİLARA-:Filiiiz.Çok oluyorsun bak.Bacaklarını ikiye ayırırım ağzımı bozma benim şimdi.

SALİH-Ooooooo Samet yiğidim hoş geldin.Hoş geldiniz çocuklar.Geçin şöyle.Bakın mahallemizin davetsiz misafirleri var,yollarını şaşırmış göçmen kuşları.

(Salih bir kahkaha atar,ustasının güldüğünü görüp ondan kuvvet alan Hızır da basar kahkahayı.)

SAMET-Salih ağabey eğer ki davetsiz misafirlerimiz var ise bize de misafirperverlik düşer,gülmek değil.

(O anda keserler kahkahalarını ve bir an sessizlik olur kahvede.)

SAMET-Ablalar hoş geldiniz mahallemize.Sizin gibi kızların buraya düşmesi beklenmeyen bir durumdur.Ama yinede tanrı misafirimizsiniz.Salih ağabeyimin yaptığına da aldırmayın o çok iyi bir ağabeyimizdir kendisi.Hızır koş ocaktan üç tane tavşan kanı çay getir ablalarımıza.Sohbet çaysız olmaz değil mi?

(Kızlar birbirlerine bakarlar, şaşkındırlar.)

HIZIR-Tamam Samet abi hemen getiriyorum tavşankanı çaylarınızı, seninki ve arkadaşlarının hep aynısından mı olsun abi?

SAMET-Evet.Evet.Aynı.

(Çaylar ve kahveler gelmiştir.

Kahveye Cem girer.)

Kürşat Ural
"bırak yaşamına şiir girsin"

No comments:

Öne Çıkan Yayın

My Greatest Passions: Literature, Poetry, and Art

  A lthough I am passionate about literature, art, and poetry, my wife is the biggest passion in  my life. In 1994, after I published the st...