10/19/2007

Gerçek sanatçıya verdiğimiz değer bu kadar işte.



26.08.2006


Ne yazık ki bende gazeteden öğrendim vefatını. Yahu ne kadar ilginç bir ülkede yaşıyoruz?

Edebiyatımızın önemli fakat ÜNSÜZ isimlerinden Muzaffer Buyrukçu vefat etti.

Hastalık sürecinde yaşadıkları, ve sonrası gelişmeler utandırıyor beni.

Artık yeter yahu. Gerçek sanatçılarımızı sahipleneceğimize, bizlere güçlü eserler bırakmış sanatçı, edebiyatçı, müzisyen insanlarımızı bir kenara itiyoruz abuk sabuk piyasada dolaşan ne olduğu belli olmayan sözüm ona “sanatçı” bozmalarını mı ünlüleştireceğiz o hayal dünyamızda.

Eğer merak eder ve hayatını okursanız Muzaffer Buyrukçu’nun şaşıracaksınız .Almış olduğu edebiyat ödülleri,bırakmış olduğu eserler ne kadar ünsüz olsa da gerçek değerini ispatlayor bizlere.

Başımız sağolsun.



Uğurlar olsun Muzaffer Buyrukçu.

fotoğraf http://www.hurriyet.com.tr/ alınmıştır.


Kürşat Ural


"bırak yaşamına şiir girsin"

Rodin Sergisi

26.08.2006

İki hafta önce gezdik sergiyi solgun bakışlığı ürkekliğim ve yeğeni ile. Sergi 3 Eylüle kadar devam edecek.

Benden size tavsiye. Mutlaka gidin ve gezin sergiyi.Çok farklı ve sizi gerçekten büyüleyecek bir evrene sürükleyeceğine garanti veririm.

Gidenlerde gitmeyenlere önersin mutlaka. Ha birde sevgilinizle birlikte giderseniz Rodin’in dünyasına yapacağınız bu yolculuktan daha farklı bir tat alacağınızda kesin.

İyi seyirler.



Aşağıdaki bilgiler Sabancı Üniversitesi sitesinden alınmıştır.
http://muze.sabanciuniv.edu/rodin/index.php

*Modern çağın en önemli öncüleri arasında sayabileceğimiz bir sanatçı...Phidias ve Michelangelo'yla birlikte heykel sanatının gelmiş geçmiş en büyük üç ustasından biri... Düşünen adam, Öpüşme, Cehennemin kapısı, Balzac gibi yapıtlarıyla insanlığın belleğinde hiç silinmemecesine yer etmiş bir yaratıcı... Yapıtlarıyla olduğu kadar düşünceleriyle, kavgalarıyla, ünlü aşkları ve çalkantılı yaşamıyla bir çağa damgasını vurmuş büyük deha: Auguste Rodin! Auguste Rodin, Avrupa sanatının köklü heykel geleneğini 19. yüzyılın gözü yaşlı Romantizm'inden 20. yüzyıla ve Modern çağın büyük sanat serüvenine taşıdı. En küçük heykellerinden en görkemli anıtlarına kadar, hep aynı güçlü soluk ve aynı şaşırtıcı ustalıkla, "heykel"in ne olup ne olmadığını, dönemine ve gelecek kuşaklara gösterdi. Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, Picasso'dan sonra bu kez de heykel sanatının bu büyük ustasını salonlarında ağırlamaktan onur duyuyor. Bu sergi için heykeltraşın koleksiyon ve yapıtlarının mirasçısı Rodin Müzesi'nden ödünç alınan 203 parça arasında, sanatçının Düşünen adam, Öpüşme, Yürüyen adam gibi ünlü yapıtlarının yanısıra 100'e yakın heykel, çok sayıda desen, eski fotoğraflar ve yine sanatçının koleksiyonundan bir dizi antik dönem heykeli yer alıyor. Bütün bunlar, Rodin'in gençliğinden başlayarak en ünlü yapıtlarına dek katettiği yolun izlenmesine olanak verdiği gibi, onun daha az tanınan çizer ve koleksiyoncu yanlarına da ışık tutuyor. Heykelin Büyük Ustası Rodin İstanbul'da sergisi, bir sanat dehasını daha İstanbullu sanatseverlerle buluşturuyor. Tarihler:13 Haziran 2006 - 3 Eylül 2006Ziyaret Saatleri:Salı, Perşembe, Cuma, Pazar 10:00-19:00Çarşamba, Cumartesi 10:00-22:00Pazartesi günleri müze kapalıdır.Son biletler Müze kapanışından bir saat önce satılır.Müzemiz Ramazan ve Kurban bayramlarının ilk günü ve 1 Ocak tarihinde kapalıdır. Giriş Ücretleri:Tam bilet - 10 YTLGrup bileti - 7 YTL(en az 10 kişi)* Grup ziyaretleri için rezervasyon talebinizi en az bir hafta önce yollayınız.İndirimli bilet - 3 YTL(Öğrenci ve Öğretmenler, 60 yaş üzeri)14 yaş ve altı çocuklar ile bir refakatçi, engelliler ve 1 refakatçi, Sabancı Üniversitesi akademik ve idari personeli ve öğrencileri için giriş ücretsizdir. * Sesli Rehberlik hizmetimiz bilet fiyatına dahildir. Sakıp Sabancı Cad. No: 22Emirgan İstanbulT: 212 277 22 00F: 212 229 49 14
Kürşat Ural
"bırak yaşamına şiir girsin"

Aşk yalancıdır,kalleştir





Başlarken sevdiği kadınına adıyor bütün yolculuklarını.
Savaşlar,limanlar,uğradığı kasabalarda ki arkadaşlar ve aradığı o şey.
Bir gecede neler olmuş neler.Bu konuda bende bir şeyler söylemek isterdim.

Mutlu değilim onun kadar.Aksine cesur ve bir o kadar korkak.İnsan değilim kendim kadar.Lakin onun kadar mutsuz ve keyifsiz.

Bakıyorum cebimdekilere.Kalanlar o kadar azalmış ki.Onu da kaybedersek vay halimize.Hadi kolay gelsin.Bütün her şey sevgiyle gelsin,sevgiyle gitsin .


İsteklerimizin benin yapım sürecinde karşımıza kurtulmaya çalıştığımız bazı engeller çıkardığı doğrudur, ancak öyle bir anlatmışsın ki isteklerimizi şaşırdım!Bütünüyle yok etmek!Kurtulmaya çalışmamız gereken bazı isteklerimizin bizi götüreceği olumsuzluklardır.Öyle bir söylemişsin ki olumsuzlukların bütünü isteklerimiz gibi algıladım ben.Yani senin anlatımından algıladığım isteklerimiz şeytanın kitabında yazılanların aynısıymış gibi.Olur mu öyle şey?

İstek ve arzularımıza bu kadar karamsar yaklaşma derim.Hayata olan bakış açımızı
karartmayalım.

Güvenilirlik insan erdemlerinden belki de en önemlilerinden.Ayrıca hayatımızda ki ilişkilerimizde de çok önemli bir yere sahip.Fakat ilişkilerin yoğunluğunda bu erdemimiz bile şekil değiştirebiliyor.'Güven duymak' dediğimiz zaman,arkadaşa,dosta,sevgiliye.Acaba bizim cephemizde neler oluyor.Neden insan böyle bir duyguyu hissetmek ister?

Kişilik tahlillerinde,ilişkilerin gelişiminde güvenilirlik önemli dedik. neden böyle? yada nedir bunun ölçütleri?neleri önemseriz güvenirken?

Söylediklerinizin bir çoğuna katılmak olası,ancak 'dost biriktirmeyi unutmayı gerçekten anlayamadım. Dostluk mutlaka özeldir,farklıdır,güzeldir. "Uzun zamandır bir dost arıyorum." -Öldü. -Yalan söyleme. İnsan birçok kişiye aşık olabilir.Aşık olduğuyla çok iyi dost da olabilir.Gerçekten dost olabilir mi? Gerçek olandır. Aşk yalancıdır,kalleştir.Bazen de çok sıcaktır.Üşütür. -Dost her şeyi eritir.Elmasa da pırlantaya da benzemez.Değersizdir.Aşk gibi hep yalan söylemez.Doğrucudur.Öldürür. Her neyse dediğim gibi -var var -Yaşıyor ve birlikte yaşlanıyoruz.Ölene kadar.




Kürşat Ural




"bırak yaşamına şiir girsin"

Medyada Neler Oluyor?



26.07.2007



Çok zor dönem geçiriyoruz.Seçim,terör,ekonomide belirsizlik ki Türkel hocamın dediği gibi:

"Aba altından sopa gösteren sadece IMF mi? Askeri darbe paranoyasıyaratarak sosyal güvenlik, tarım, üniversitelerdeki 50/D uygulaması dadahil istihdamla ilgili yasalardaki her türlü antidemokratikleşmeyi masum gösterenlere ne demeli?Kolay gelsin Türkiye!






"Bu sözler ekonomik anlamda son dönemeçte durumumuzu ortaya koyuyor.Neyseki ben daha çok her zaman of çektiğimiz ekonomik sıkıntıdan bahsetmeyeceğim.






Gelinen süreçte hepimizin gördüğü bir savaş var aslında.Medya savaşı.Yöneten bizim seçtiğimiz kişilermi yoksa perde arkasında olanlar mı?Aslında çok perde arkasında da sayılmazlar ya.





Seçim yarışında siyaset içinde hiç alışık olmadığımız bölünmeler parçalanmalar yerine siyasi partiler arasında güç birliktelikleri yerini alıyor.Bu gelişmeleri sizi bilmiyorum ama ben hayretle izliyorum.






Sanırım yeniden koalisyonlu hükümetler dönemine yeni adımların ayakizleri bunlar.Asıl önemli olan terör saldırılarının ayyuka çıktığı şu günlerde, ekonomideki durgunluk, belirsizliklerin ve işsizliğin bir türlü önüne geçilemediği zamanda seçimlerde medya önüne nasıl bir plan program koyacak? Tercihler nasıl olacak?






Hangi medya grubu kiminle masaya oturup siyasi partiler arasındaki güç birlikteliği gibi onlarda bu yola girecek.Merakla bekliyoruz.Hatta başlamışlardır bile ne dersiniz?


Kürşat Ural


"bırak yaşamına şiir girsin"

10/10/2007

Gazeteler Kapatılacak!





Bu başlığı okuyunca sanırım darbe olacak,bütün yayın organları buna gazetelerde dahil kapanacak diyeceğimi sandınız değilmi?

Ne yazıkki ne darbe olacak diyeceğim ne de yazılı ve görsel medya kapanacak diyeceğim.

Asıl darbeyi yüzyılımızda internet yapacak!!!

Ama çok yakındır ki internetin güçlenmesiyle gazeteler yavaş yavaş güçlerini yitirecekler,gelişme ve teknolojilere ayak uyduranlar açık kalıp yayınlarını yapacaklar ancak diğerleri ise kapanacaktır.

Gazetesini artık bir çok insan evinde iş yerinde internetten okuyor.Öyle değilmi?

Gazete satış rakamlarıda zaten gittikçe düşüyor.

Zaten büyük medya patronlarıda ellerindeki gazetelerin basım yayım yoluyla bireylere ulaştırılmasından çok artık sanal ortamdaki gelişmelere yatırım yapıyorlar.

Uluslararası basında zaten bir çok köklü gazeteler internetten yayın yapan kuruluşlara karşı eli kolu bağlanmış ne yapacaklarını bilemez durumdalar.Ya da yeni strateji geliştirme çabasındalar.

Artık basın ve yayında bir çok alanı internet eline geçirmiş durumda.Bu gelişmeler hızla ilerliyor.Bunlardan biriside bahsettiğim bu konu.

Ne dersiniz?Sizcede öyle değilmi?

Kürşat Ural

http://www.livane.org/

kursatural@gmail.com

Öne Çıkan Yayın

My Greatest Passions: Literature, Poetry, and Art

  A lthough I am passionate about literature, art, and poetry, my wife is the biggest passion in  my life. In 1994, after I published the st...