12/04/2007

Aşk bitti

bu aşk da bitti diğerleri gibi
hep derdimya hastalıktır
hastalık ölümle kucaklaşmadan bitti
diğerlerini inandıramadım buna
öldüğüme inandıramadığım gibi
aşk bitti ama urlarım hala büyüyor

Kürşat Ural

"bırak yaşamına şiir girsin"

Sinir Oluyorum!







Sinir oluyorum.



Dayanamadım ve kendimi zor tuttum.Ve yazmaya karar verdim.Bu yazım araya bonus olarak girdi kusura bakmayın.



Yahu , şu tanga ile ilgili sanırım mayo firmaları reklam filmi yapsalardı bu kadar etkili olmazdı herhalde.



Yaz aylarında tatil yörelerinde tanga giyenlerin sayısı hızla artıyormuş. Duydunuz mu?



Tangayla kalkıyoruz, tangayla yatıyoruz.



Artık her şeyi unuttuk, Sibel Can tanga giymiş sonra arkasından diğerleri nasıl giymiş,ben giymem asla. Aslında bilinçli yapılmışta. Falanda filan.



Ya yapmayın. Yeter yahu. Ne saçmalıktır.



Bu kadarda küçültmeyin kendinizi. Buna birde roportaj vermezler mi?



Aslında artık karar verdim buna. Şarkıcılar oyuncu, magazincilerde yönetmen senarist. Alıp yürüyorlar bu yolda elele.



Kurgu yapılıyor, senaryo yazılıyor, ve motoooor. Çekimler başlıyor.



Tanga!çekim bir sahne . Haydi bakalım. Kolay gelsin efendim.



Yeter artık bu magazin kirletmişliği!





Başka bir konuya değineceğim. Sinir olduğum bu konuyu anlattıktan sonra şimdide programını çok beğendiğim Sevim Gözay hanıma teşekkür etmek istiyorum.



Müthiş ya.Yaz kitapları başlığında kitaplara yer vermiş programında.



Benimde dahil olduğum , kitap okumayan bireylerin oluşturduğu bir topluma sen kalk programında tek tek kitap ve yayınevlerini tanıt.Kim izler ki? Ama eminim ki yinede insanlar izlemiştir. Umuyorum. Teşekkürler Sevim hanım.




Kürşat Ural




"bırak yaşamına şiir girsin"

Gecenin Gerçek Sahipleri

Geceyle birlikte
sallantısız bir iç çekişi
istedim yine
saatlerin dokuduğu
ağrılı ve sıkıntılı
anlarımı çekerek


ürperti ile sana
uykusuzluğumu
çekip aldım geçmişten
neyi hangi zamana taşıdığımı
belli belirsiz hatırladığım yüzünü
niye sorarlar bana
suretsiz geceyi nöbetleyenler

benden
hiç farkı olmayan
bu sorgucuları
yaşatan ve adım adım
sonumu getiren saplantı yüklerimi
çoğaltan kim

cevabını bekletmeden
doğruyu yanlıştan ayırt etmeden
bekleyen birisi var yanımda
dokunsam ağlayacak
seni seviyorumları
çoğalt sana tapıyorumlarla


nedensiz
ve hiç aldatmacasız
beklentileri incitmeden
EVET biliyorum
bütün şüphelerin
getirdiği yaralarımız
çoğaltıyor gecenin
gerçek sahiplerini


sana dokunmadan
taze bir iç çekişimi
süsledim geceyle
ayrılık acısıyla
ateşin sıcağına
başkaldırdım



kıskanmadan sevebilmeyi
becerebilseydim eğer
acılarımı şiirleştiren
sözcüklerin kısırlığında
boğulurdum
şüphelerin ayrıntılarından
sıyır kendini
sarıl bana
bırak korkularını
savur bana

Kürşat Ural

"bırak yaşamına şiir girsin"

Kendini bilen birisi miyiz?








Düşündüm ve en sonunda karar verdim. Bugün sizlerle paylaşacağım konu ilişkiler.



Aslında hepimiz kendimizi biliriz, tanırız yettiğince.Değil mi?



Akademik anlamda toplum bilimcilerimiz bireylerin kendini tanımadığını, ifade edemediğini, ve kendilerini zaman içinde var edemediğini bu konularda zayıflıkları olan gruplar oluşturduğunu söylerler hep.



Aslında bu konuda somut kararlar vermek ne kadar doğru?Ben de bilmiyorum açıkçası.



‘Bana soracak olursan benden iyi beni tanıyacak bilecek kim olabilir?’Bu soruyu defalarca söylemişizdir etrafımızda yada kendimize.



Her zaman kendimizi çok iyi tanıdığımızı bizi bizden iyi tanıyacak birisinin olamayacağını ya da iyi tanıdığı yargılarını belirtenlere karşı bazı zamanlar hiç de iyimser bir davranış sergilemediğimiz doğrudur değimli?



Şunu sakın unutmayın ki burada anlattıklarımdan genel yargılar çıkartmaya çalıştığımı düşünmeyin lütfen. Böyle bir niyetim yok kesinlikle.



Bazen kendimizle ilgili çevremizde ki insanların yargılarını görmezden gelebiliriz.Bu; uzun yıllardır hayatı paylaştığımız arkadaşımız,dostumuz sevgili yada hayat arkadaşımız olabilir.



Yaşamımıınz hızla ilerlediği süreçte bence kendi iç evrenimizi,kişiliğimizi,davranışlarımızı hayatı paylaştığımız insanların yargılamasına,eleştirmesine,bazı saptamalarda bulunmasına izin vermeliyiz.Ancak savunma mekanizmamızı devreden çıkartmadan gerek gördüğümüz müdahaleleri yapmayı da çekinmeden işletmeli bu evreyi.



Ne yapmalıyız?



Öncelikle bize karşı eleştirilere açık olmalıyız.Ayrıca öz eleştiri de yapmalıyız kendimizle ilgili.Bunlara kapalı bir evrendeysek hemen terk edelim derim ben size bu evreni.



Önce kendimle başlayayım.



Ben bu konularda kişiliğim gereği hep mesafeli olmuşumdur.Hatta bazen çok tepkisel davranışlar bile sergilemişimdir.Ancak zamanla bu konularda daha esnek olmaya başladım.Bu konuda ‘solgun bakışlı ürkekliğimin’ benim üzerimde etkisi çok büyüktür.Bunu da söylemeden edemeyeceğim.Artık o eskiden olan ani tepkiler, kapalılıklar yok denecek kadar az.Azaldı diyebilirim.Eski arkadaşlarım öyle diyorlar.Demek ki doğru ve güzele gidiş galiba.



Neyse devam edelim.



*Devam edecek






Kürşat Ural




"bırak yaşamına şiir girsin"

Yalnız Seni

yalnız seni
yanlış olsa da
yalnız seni karıştırdım
yalnızlığıma
yarına hazırladım kendimi
yan yana koydum çıplaklığımla
yalnız
yanlarımı
gecelerime bir an bile ulaşmadı
hep bir ağızdan söylenen o şarkılar
yalnız seni
doğru olsa da
yalnız seni sevemedim bir türlü
gözlerim dünü ağladı
üst üste koydum
ezildim yanlışların kara ezgisinde
gel bana
yarına dün kala
oraya gel
yanlışlarla doğruların
yalnızlığımla bizli sevdaların
buluştuğu zamana
ne olur
gecenin saçlarına
ne olur dokunmama izin ver
ve iste o zaman sevdiğim
çekip git sevdalına



Kürşat Ural

"bırak yaşamına şiir girsin"



Öne Çıkan Yayın

My Greatest Passions: Literature, Poetry, and Art

  A lthough I am passionate about literature, art, and poetry, my wife is the biggest passion in  my life. In 1994, after I published the st...